22 Eylül 2008 Pazartesi

Spor Üzerine Makaleler


Spor Üzerine Makaleler

(Yılmaz Özdil/Kahramanım Durducan-Malta Eriği)

Naim Süleymanoğlu.
Hamza Yerlikaya.
Halil Mutlu.
Nurcan Taylan.
Mahmut Demir.
Tanıyorsunuz değil mi?
Olimpiyat şampiyonlarımız.
Mehmet Okur.
Süreyya Ayhan.
Hakan Şükür.
Natalia Hanikoğlu.
Elvan Abeylegesse.
Mehmet Aurelio.
Bunları da tanıyorsunuz...
Millilerimiz.
Peki ya, Durducan Nevruz?
Tanımıyorsunuz değil mi?
Tanımazsınız...
Çünkü onu, diğerleri gibi manşet yapmıyorlar; naklen vermiyorlar.
Halbuki, Türkiye’nin hem "milli" hem de "olimpiyat şampiyonu" sporcusu Durducan... Fotoğrafını büyütüp, poster gibi odama astım.
Benim kahramanım o.
Zihinsel engelli sporcuların yarıştığı, Özel Olimpiyat Oyunları, Çin’de başladı. 167 ülkeden, 7 bin 200 sporcu katılıyor. Açılış töreninde, 80 bin kişilik Şanghay Olimpiyat Stadı, hıncahınç doldu... Başta ABD, 12 ülkede "naklen" yayınlandı! Arnold Schwarzenegger, Colin Farrell, Vanessa Williams, Yao Ming gibi dünyaca ünlü yıldızlar oradaydı.
Türkiye de var orada...
62 sporcumuzla birlikte.
Aslında 20 kategori var; biz, futbol, basketbol, voleybol, atletizm, yüzme, masa tenisi ve bowling dallarıyla katılıyoruz. Türkiye Özel Sporcular Derneği Onursal Başkanı Dilek Sabancı da orada... Kafilemizin resmi geçidi sırasında, Coca Cola’nın 1 Numarası, Türkiye’nin gururu Muhtar Kent de, çocuklarımızla birlikte yürüdü; elinde Türk bayrağıyla.
Dünya, bu olimpiyatı konuşuyor.
Yok di mi haberiniz?
Durducan, 15 yaşında.
Down sendromlu.
100 metre sırtüstünde Olimpiyat Şampiyonu oldu, Olimpiyat Şampiyonu... Ay yıldızlı formasının göğsüne taktı, altın madalyasını.
İstiklal Marşımızı dinletti.
Duymadınız...
Bowling takımımız da, 191 puanla Olimpiyat Şampiyonu oldu. Bu puan, Özel Olimpiyat Tarihi’nin rekoru!
Yine yüzmede, Fatih Türkmen ve İsmail Cem Alev, gümüş madalya aldı.
Özlem Turanlı, bronz.
Basketbol milli takımımız, Japonya’yı devirdi, çeyrek finale çıktı, rakibimiz İspanya... Voleybol milli takımımız, Çin’i eze eze yendi; Jamaika ile Yunanistan’ı rezil etti; hep 2-0... Sırada Rusya ve Finlandiya var.
En genç millimiz, 10 yaşında.
Gökay Aydemir... Jimnastikçi.
Kafilenin adeta maskotu.
Herkes ona sarılmak istiyor, herkes onun yanağından makas almak istiyor, herkes onu öpmek istiyor.
O sıkılıyor.
Elinde meyve suyu, sessiz sakin bir kenarda oturmak istiyor; kimseyle konuşmadan, kimseyle göz göze gelmeden... Her zamanki gibi.
Tanımıyorsunuz değil mi?
Tanımazsınız.
Kendi ağırlığının 3 katını kaldıran dünyadaki ilk insan Naim, "Türk gibi kuvvetli" olduğu için kaldırmamıştı o ağırlığı...
Allah vergisiydi.
Bel kemiğine saplanan omurgasının çapı, normal insanlara oranla 2 kat büyüktü.
Yani, doğuştan.
Durducan’ın durumu da doğuştan.
Onunki de Allah vergisi.
Niye birini alkışlayıp, öbürünü alkışlamıyorsunuz ki?
Niye birinin müsabakasını naklen verip, öbürünü vermiyorsunuz?
Ne işe yarar TRT?
Spor programlarına telefonla bağlanıp fırça mırça atan RTÜK Başkanı... Aloo?
Gelişmiş bir ülkeye gidin, "ne kadar çok engelli var bu ülkede" dersiniz... Her yerde görürsünüz. Çünkü o ülkelerin engelli vatandaşları, hayatın içinde yer alabilir. O ülkeler, engelli vatandaşlarını da düşünür, ona göre dizayn eder şehirlerini...
Ya Türkiye?
Gelsin buraya bir yabancı, "bu ülkede hiç engelli yok" der. Çünkü engelli vatandaşlarımız, hayatın içinde yer alamaz. Çünkü, kömür, bulgur dağıtanlar, sadakayı bile şova dönüştürenler, iftarları Olimpiyat Çadırı’nda yapanlar, engelli vatandaşlarımız için kılını bile kıpırdatmaz. Çünkü zihinsel ve bedensel engelleri nedeniyle "oy veremez" o vatandaşların çoğu!
E oy yoksa, niye hizmet olsun ki?
Lütfen... Olimpiyatın bitmesine 5 gün daha var. Gösterin şu çocukları...
Manşet yapın, naklen verin.
Çünkü diyor ki onlar...
"Bana kazanma şansı verin!
Kazanamasam bile...
Destekleyin!"
Tek istekleri bu.
Malta Eriği
Adamın futbolcusu aşcı, fırıncı, muslukcu. Bizimkinin bırak aldığı parayı futbolcusunun ismi bile "Servet". Koskoca Alex Ferguson; İngiltere de 9 defa lig şampiyonluğu, 2 defa kupa galipler şampiyonu, 1 defa şampiyonlar ligi şampiyonluğu, süper kupa, kıtalararası kupayı aldı, ancak "Sir" olabildi. Bizimki İmparator. Bol keseden asalet, kaçınılmaz rezalet...

(Ergun Hiçyılmaz/Geçmişten Bugüne)
Ben onları tanıyorum... Sevinçlerden çok hüzün büyüten, "acıyı bal eyleyen" onlardır.
Lacivertli elbisede değil, formada görmüşlerdir. Orkideli bir dünyada değil, en fazla sarı papatyalı kırsal alanların çocuklarıdır. Karanlık dünyalarına ışık sadece "Fenerbahçe" burnundaki "Fener"den düşer.
Onlar vardır ve sadece "varlık"la değil "yok"lukla da var olmuşlardır. İhaneti görmüş, ihaneti yaşamış ama hiç ihanet etmemişlerdir. Yoksul ve çilekeş olup, inanılmaz ve anlatılmaz bir sevgi zenginliğe ile yaşarlar.
Saf ve arınmış yüreklerinde başka bir sevgiliye yer vermemiştir onlar. Belki daha hırçın ve daha kıskanç sayılır onlar. Yendiklerinde olduğu kadar yenildiklerinde de "büyük" olabilmişlerdir. Ki yaşları 10-12 olsa bile.
"Canım feda olsun sana" diye haykırıp, baba harçlıklarını, ya da vardiyaların terle ıslanmış paralarını gişelere bırakan onlardır. Hayatla randevularını, takımlarının maçlarına göre ayarlayan "seninle gülerim, seninle ağlarım" diyen onlardır.
Bodrum ve Marmaris'in bronz güneşi düşmez onlara.. olsa olsa deplasmanların "halk tarifesi" uygulayan otobüsleriyle "maç turları"na katılır ve 5 değil, boş yıldızlı otellerin sıradan insanları olurlar. Tatil güneşi ile değil, sonuçla yanar onlar.
Kıskançlık ve öfkeli, bağnaz ve dertli, kimbilir saçları "sarı"ya, gözleri laciverte çalan bir kız düşlemektedirler. Öfke selinde mısra yerine, küfürle kafiye yapsalarda duyguları vardır onların.
Herkes gibi resimler asılıdır duvarlarında... Kendilerinden ve yakınlarından ve sevgililerinden çok, Zeki Rıza'ların, Lefter'lerin, Can'ların, Aykut'ların ve Oğuz'ların resimleriyle süslüdür dört duvarları...
Fenerbahçe'ye tutsak yaşar onlar... Fenerbahçe'ye "müebbeden sevdalı" ve parangalı olup, özgürlük ve yaşama sevinci adına ne varsa herşeyi orada görürler.
Bütün soluklarıyla tükenmez bir inancı haykıran "bugün olmadı, yarın mutlaka" diyenlerde onlardır.

(Sabit Horasan/Mevlana Hoşgörüsü ve Sporda Fair Play)
Spor'un taban birlikleri son aylarda, bir birleriyle yarış yaparcasına düzenledikleri kaliteli spor etkinlikleriyle Konya ve Türk sporuna damga vurdular.. ASKF, Bera otelde yapılan "2007'nin enleri ödül töreni" ile gövde gösterisi yaptı.. Spor'dan sorumlu Devlet Bakanı M. Ali Şahin'in de katıldığı ödül töreni panelle devam etti. Konuşmacılar "Mevlana hoşgörüsü" üzerine güzel sözler söylediler.. TÜRFAD, "İnsanlar yaşarken de anılmalıdır" etkinliği ile kendisini gösterdi.. Bir çok ünlü spor adamının katıldığı, Eğitim Fakültesi Prof. Dr. Erol Güngör konferans salonundaki programda 21 kişiye plaket verildi..
Taban birlikleri arasında, en güzel etkinliği de TÜFAD (Türkiye Futbol Antrenörleri Derneği) Konya şubesi düzenledi dersek abartmamış oluruz.. Teknik Direktör İsmet Karababa Başkanlığındaki dernek yönetimi ile Cengizhan Sigortanın işbirliğiyle gerçekleştirilen ve iki kez tekrarlanan, "Mevlana hoşgörüsü ve örnek davranış" ödülleri töreninin Özkaymak otelde yapılan ilkine, Konyaspor eski teknik direktörlerinden ve Futbol Federasyonu koordinatörü Özkan Sümer katıldı. İkinci ödül töreni ise Dedeman'da yapıldı ve çok sayıda spor adamı hazır bulundu.
Etkinliklerin ana temasını, "Mevlana hoşgörüsü ve fair-play" oluşturdu.. "UNESCO 2007 Mevlana yılında Mevlana felsefesi ve futbolumuzda fair-play" konulu panel, A Genç Milli takımın Makedonya ile Konya ve Çumra'da oynadığı iki özel maçla, adeta gündemi değiştiren TÜFAD Konya şubesi, spor'un taban birlikleri arasında en doyurucu organizasyona imza attı. Konyalı sporseverler, genç milli takım düzeyinde de olsa yıllar sonra bir Ulusal maç izleme olanağı bulurken, TÜFAD Başkanlar Kurulu toplantısı, ile birlikte Grossroott Futbol oyunları,Futbol konulu Resim ve Kompozisyon yarışması,Grassroots gönüllü Antrenör kursuda bu büyük organizasyonun içerisinde Konya'da gerçekleştirildi.
"UNESCO, Mevlana yılında Mevlana felsefesi ve futbolumuzda fair-play" konulu panele, TÜFAD Genel başkam İsmail Dilber, Milli takımlar teknik direktörü Fatih Terim, FİFA Hakemimiz ve TFFHGD Genel Başkanı Selçuk Dereli, TÜRFAD Genel Başkanı ve TMOK Fair Play Köseyi Bşk.Yrd.Yılmaz Tokatlı, Federasyon Yönetim Kurulu üyesi Erdal Batmaz, Antalyaspor Başkanı Sedat Peker,Konyaspor Kalecisi Oguzhan, tektik direktörler Tınaz Tırman ve Erkan Kural gibi ünlü spor adamları ve teknik adamlar katıldı.. Panelde, Mevlana'mn hoşgörüsü, fair-play anlatıldı.. Türk ve Dünya spor camiasına mesajlar verildi..
Konya ve Türk sporu adana her kim, ne yaparsa yapsın, katkılarından dolayı teşekkür etmek, kutlamak lazım.. Türkiye Futbol Federasyonu ve Türkiye Futbol Antrenörleri Derneği Genel merkezi'nin işbirliğiyle gerçekleştirilen Konya etkinliklerine öncülük eden Konya şubesi yönetim kurulunu ve ana sponsor Cengizhan Sigortacılık yetkililerini, Şeker Fabrikası ,Büyükşehir Belediyesi yetkililerini de desteklerinden dolayı kutlamadan geçemeyeceğim. Onlar, övgüyü hak ettiler. Böylesine büyük organizeleri gerçekleştirmek cesaret ister.. Belki organize de küçük hatalar olabilir, ama yapılan eleştirilere katılmamız olası değil. Elbetteki, o hatalar da dernek yöneticileri için tecrübe olmuştur.. Mevlana yılında daha yeni organizeler gerçekleştirilmesini bekliyoruz, yapılacağına da inanıyoruz..

Ali Akdeniz
Bu makalemde ülkemizdeki futbol kültürüne değinmek istedim, son dönemlerde oldukça fazla eleştirilere maruz kalan futbol kültürümüzü biraz irdelemekte fayda olduğu kanaatindeyim.

Taraftarların maç öncesi stad dışındaki olumsuz davranışları, maç sırasında tribündeki davranışları, spor yazarlarının televizyon programlarındaki pervasızca yaklaşımları, futbolcuların saha içindeki agresif yapıları, teknik adam ve yöneticilerin şovları ile sürekli gerginlik ve kavga ortamına sürüklenen futbol kültürümüz yeni yetişecek nesiller için hiçde iyi bir görüntü vermemektedir.

Avrupa futbol birliği Uefa ve spordan sorumlu Devlet Bakanlığı arasında bocalacayıp duran Futbol Federasyonu tam olarak hangi yöne gideceğini bilemez bir durumdayken futbolun geleceği ve güvenliği ile ilgili çok fazla faydalı çözümler üretememektedir. Öncelikle Futbol Federasyonu Devletten ve haliyle politikadan tamamen soyutlanarak bağlı olduğu üst federasyonlar Fifa ve Uefa nın direktifleri doğrultusunda futbolumuzun kriterlerini bu kurumların standartlarına yükseltmelidir.

Bu standartlar sağlandıktan sonra Futbol federasyonu klüpler ile yapacağı sıkı çalışmalar sonunda yukarıda bahsedilen olumsuzlukların kalıcı olarak ortadan kaldırılması için gerekli adımları atmalı sporcularından taraftarına, teknik adamlardan spor yazarlarına kadar futbol kültürünün tüm aktörlerini içine alan bir eğitim ve öğretim kampanyası düzenlemelidir.Ancak bu kampanyalar başaltılıp öylece sonuçlandırılmamalı titizlikle takip edilerek sonuç alınana kadar ve sonuç alındıktan sonra bile ısrarla uygulanmaya devam edilmelidir.

Ancak böylelikle ülkemizdeki yozlaşmış futbol kültürünü düzeltebilir ve insanların eşleri çocukları ile tereddüt etmeden maç izlemeye gidebileceği bir ortamı sağlayabiliriz.


Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

Hiç yorum yok: