29 Aralık 2008 Pazartesi

Aslan'dan filede transfer atağı!

Galatasaray Erkek Voleybol Takımı, Finlandiya Milli Takımı'nın genç oyuncusu Urpo Sivula'yı kadrosuna kattı.

Sarı-kırmızılı kulüpten yapılan açıklamada, Finlandiya Ligi'nin en önemli genç yetenekleri arasında gösterilen 20 yaşındaki milli smaçör Urpo Sivula'nın transfer edildiği duyuruldu.
Sivula'nın genç yaşına rağmen hem Finlandiya Ligi'nde, hem de Finlandiya Milli Takımı ile önemli maçlar oynadığı ifade edilirken, 2006'da yılın genç oyuncusu, 2007'de ligin en iyi servis atan üçüncü oyuncusu seçildiği, 2008'de de lig karmasında yer aldığı aktarıldı.Urpo Sivula, 1.95 metre boyunda ve 98 kilo ağırlığında.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

Efes için sorun yok!

Beko Basketbol Ligi'nde oynanan maçta Efes Pilsen, Darüşşafaka Cooper Tires'ı 86-63 yenerek liderliğini sürdürdü.

Maça hızlı başlayan Efes Pilsen, Kaya ve Kakiouzis ile 3. dakikada 8-0 üstünlük sağladı. Bu dakikadan sonra Banks ve Leunen ile boyalı alanı iyi kullanan Darüşşafaka Cooper Tires, 5. dakikada 10-10 eşitliği yakaladı ve 8. dakikada Soner'in basketiyle 18-17 öne geçti. Ancak Efes Pilsen, ilk periyodu 21-20 önde tamamladı.

İkinci periyodun başında Kerem ile pota altından sayılar üreten Efes Pilsen'e, konuk ekip Melih ile karşılık verdi. Çekişmeli geçen 2. çeyrekte, son dakika içinde rakibin top kayıplarını Ender ile iyi değerlendiren Efes Pilsen, devreyi 39-35 üstün kapadı.

Maçın 3. periyodunda daha etkili oynayan lacivert-beyazlılar, Shumpert'ın da skora katkısıyla üstünlüğünü koruyarak son çeyreğe 62-55 önde girdi.

Son periyotta rahat bir oyun sergileyen Efes Pilsen, Vujanic'in skorer oyunuyla farkı açtı ve maçı 86-63 kazandı.

EFES PİLSEN: 86 - DARÜŞŞAFAKA COOPER TİRES: 63

Salon: Ayhan Şahenk

Hakemler: İsmail Aydın xxx, Altuğ Köselerli xxx, Ali Şakacı xxx

Efes Pilsen: Vujanic xxx 14, Thornton xx 2, Cenk x 3, Kaya xxx 7, Kakiouzis xxx 12, Shumpert xxx 13, Ender xxx 9, Kerem xxx 12, Smith xx 7, Sinan xxx 7

Darüşşafaka Cooper Tires: Soner xx 8, Barış xx 10, Melih xx 11, Banks xx 15, Leunen xx 11, Emre x 4, Kadir x 2, Orhan x, Burak x, Şahin x 2

1. periyot: 21-20
Devre: 39-35
3. periyot: 62-55

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

Sabri: Biraz kırgınım

Milli futbolcu "10 yaşındaGalatasaray’a geldiğimde hayallerim vardı. Bu büyük takımın kaptanlığını yapmak. Kimi zaman yaptım, ama son zamanlarda yapamadım. Tabii bu beni üzmüyor, ama az da olsa kırıklık oluyor" dedi.

Galatasaray’ın milli futbolcusu Sabri Sarıoğlu sessizliğini Münih’te bozdu... Almanya’nın Münih kentinde takım arkadaşı Volkan Yaman’ın düğününe katılan milli oyuncu, sezona istedikleri gibi başlayamadıklarını belirtirken, "Çok istediğimiz bir Şampiyonlar Ligi’ne katılma olayı vardı. Ama olmadı, kısmet değilmiş. Lige döndük. UEFA Kupası’na devam ediyoruz. Günler geçtikçe, haftalar geçtikçe, her maçı üstüne koyarak, daha iyi bir takım olduk. Bence şu an performansımızın daha iyi olacağını düşünüyorum.

İyiyiz, ama daha iyi olabilecek bir kaliteye sahibiz. İyi bir şekilde bitirdik ilk yarıyı. UEFA Kupası’nda da gruptan çıkarak, Bordeaux ile eşleştik. Her şey güzel biçim için. İnşallah 2. yarı ile birlikte, hem ligde, hem Türkiye Kupası’nda, hem de UEFA Kupası’nda hedeflediğimiz başarıya ulaşmak istiyoruz" dedi.

-UEFA’YI İSTİYORUZ-

10 yaşında Galatasaray Kulübü’nün içine girdiğini hatırlatan sarı kırmızılı futbolcu, kaptan olamadığı için kırgınlık yaşadığını söyledi. Sabri Sarıoğlu, şöyle konuştu: "6 senedir A Takım bünyesinde mücadele ediyorum. Tabii bu benim üzerimde büyük bir sorumluluk yaratıyor, ama bu tatlı bir sorumluluk. Çünkü Galatasaray gibi büyük bir camiada böyle bir sorumluluk üstlenmek gurur verici bir şey. Kaptanlık konusuna gelince, tabii benim de 10 yaşında Galatasaray’a geldiğimde hayallerim vardı. Galatasaray’da oynayıp, bu büyük takımın kaptanlığını yapmak.

-BİZ BİR İŞÇİYİZ-

Kimi zaman yaptım, ama son zamanlarda yapamadım. Takdir hakkı başka şekillerde kullanıldı. Tabii bu beni üzmüyor, ama az da olsa kırıklık oluyor. Çünkü hayaliyle yaşadığın bir şeyi gerçekleştirememek az da olsa kırıyor. Ama sonuçta ben profesyonel bir futbolcuyum. Bana sahada nerede görev verilirse, ne kadar süre verilirse, çıkıp sahada göstermek için elimden geleni yaparım. Çünkü biz profesyonel futbolcularız, bunu yapmamız gerekiyor. Her insan bir amaç için uğraşır.

Benim de amacım Galatasaray’a geldiğimde bu büyük takımla oynamaktı, sonra şampiyonluk yaşamaktı. Tabii amacım, bu büyük takıma kaptanlık da yapmaktı, Milli Takım ile oynamaktı. Çoğunu gerçekleştirdim. Bu kaptanlık konusunu gerçekleştirdiğim maçlar da oldu. Ama böyle bir uygunluk gösterilmedi. Tabii buna hiçbir zaman karşı gelemezsin. Sonuçta biz Galatasaray’da işçiyiz."

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

24 Aralık 2008 Çarşamba

Londra'yı da kriz vurdu!

İngiltere'nin başkenti Londra'da yapılacak 2012 Olimpiyat Oyunları'nda kullanılacak olimpiyat köyü inşaatının maddi sıkıntılar nedeniyle sekteye uğradığı bildirildi.

2012 Olimpiyat Oyunları'nın organizasyonunu üstlenen organizatörler, olimpiyat köyü için ayrılan paranın bittiğini ve 'acil fon' dan para aldıklarını açıkladı.

Dünya Olimpiyat Komitesi (IOC) Başkanı Gilbert Felli da yaptığı açıklamada, olimpiyat köyünün yapımında büyük maddi sorunlar yaşandığını söyledi ve 'acil fon'dan yardıma izin verdiklerini söyledi.

Olimpiyat köyünün yerinin değiştirilmeyeceğini ancak basın merkezinin yerinin başka bir alana taşınabileceğini belirten Felli, bazı spor dallarında da sporcuların nasıl yerleştirileceğinin bilinemediğini, bu konularla ilgili tüm kararların 2009 Mart ayında verileceğini kaydetti.

Bu arada, 2012 Londra Olimpiyat Oyunları için 2005 yılında 2 milyar 75 milyon avro olarak belirlenen bütçenin, 10 milyar 66 milyon avroya yükseltiği bildirildi.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

Tenisin zirvesi değişmedi!

Teniste dünya klasmanında erkekler ve bayanlarda ilk 10 sıra değişmedi.

Profesyonel Tenisçiler Birliği'nce açıklanan bayanlar ve erkekler dünya tenis klasmanına göre, iki kategorinin sıralamasında da ilk 10 aynı kaldı. İspanyol Rafael Nadal'ın 6 bin 675 puanla liderliğini koruduğu sıralamada, İsviçreli Roger Federer ikinci, Sırp Novak Djokovic de 3. sırada yer aldı.

Bayanlarda Sırp tenisçi Jelena Jankovic 4 bin 710 puanla zirvedeki yerini korurken, ABD'li Serena Williams ikinciliğini, Rus Dinara Safina da üçüncülüğünü sürdürdü.

Dünya klasmanında ilk 10 sıra ve puanları şöyle:

-ERKEKLER-

1. Rafael Nadal (İspanya) 6675 puan
2. Roger Federer (İsviçre) 5305
3. Novak Djokovic (Sırbistan) 5295
4. Andy Murray (İngiltere) 3720
5. Nikolay Davydenko (Rusya) 2715
6. Jo-Wilfried Tsonga (Fransa) 2050
7. Gilles Simon (Fransa) 1980
8. Andy Roddick (ABD) 1970
9. Juan Martin del Potro (Arjantin) 1945
10. James Blake (ABD) 1775


-BAYANLAR

1. Jelena Jankovic (Sırbistan) 4710 puan
2. Serena Williams (ABD) 3866
3. Dinara Safina (Rusya) 3817
4. Elena Dementieva (Rusya) 3663
5. Ana Ivanovic (Sırbistan) 3457
6. Venus Williams (ABD) 3272
7. Vera Zvonareva (Rusya) 2952
8. Svetlana Kuznetsova (Rusya) 2726
9. Maria Sharapova (Rusya) 2515
10. Agnieszka Radwanska (Polonya) 2286

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

Force India pilotlarını açıkladı!

Formula 1 takımlarından Force India'nın bu sezonki pilotlarının da İtalyan Giancarlo Fisichella ve Alman Adrian Sutil'in olduğu açıklandı.

Force India takımından yapılan açıklamada, Fisichella ve Sutil ikilisinin, gelecek sezon da bu takım için yarışacağı belirtilirken, test pilotunun da Vitantonio Liuzzi olacağı ifade edildi.

Takımın patronu Vijay Mallya, ''Gelecek yıl takım için büyük bir fırsat olacak'' derken, pilotlarının deneyim ve azimlerini birleştirerek, takımı başarıya taşıyacağını iddia etti.Geçen sezon 1 puan bile alamayan İngiliz takımı, sıralama dışı kalmıştı.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

Basketbolda ödül gecesi!

Basketbol Okulları Birliği'nin (BOB) ''2008 Basketbola Hizmet Ödülleri'' verildi.

Novotel'de düzenlenen törende, Basketbol Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Jülide Sonat, eski milli basketbolculardan Kemal Erdenay ve Erdoğan Karabelen, basketbol antrenörü Cavit Altınay, Gençlik ve Spor Kadıköy İlçe Müdürü Korhan Demirkol, Robert Koleji öğretmeni ve basketbol antrenörü Dave Phillips ile gazeteci Celal Demirbilek'in ödülleri verildi.Törene gelemeyen Kemal Erdenay'ın ödülünü, (A) Milli Basketbol Takımı Menajeri olan oğlu Harun Erdenay aldı. Erdenay ödülü, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) basketbol takımı oyuncusu İbrahim Kutluay'dan aldı.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

Eli Boş Göndereceğiz.

TFF 3. Lig 5. Grup'ta Play-off'a kalma başarısı gösteremeyen Siirtspor'da, kulüp başkanı Beşir İlçin, ligin son maçında karşılaşacakları Kilis Belediyespor'u yeneceklerini söyledi.
Ligin başlangıcında Play-off'u hedeflediklerini, ancak ligin bitimine doğru bu hedeflerinden uzaklaştıklarını anlatan Başkan İlçin, şöyle konuştu.

''Gücümüz, maddi imkanlarımız belli. Olumsuz şartlara rağmen iyi bir takım oluşturmaya ve bir üst lige çıkmak üzere Play-off'a kalmayı hedefledik, ancak olmadı. Bu hafta ligin son maçında, son sırada yer alan Kilis Belediyespor'u sahamızda ağırlayacağız. Son maçta taraftarımıza galibiyet hediye etmek istiyoruz. Konuk takımı centilmenlik kuralları içerisinde ağırlayarak, eli boş göndereceğiz.''

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

1 Aralık 2008 Pazartesi

Bolt ve Isinbayeva yılın atletleri!

Pekin Olimpiyat Oyunları'nın altın madalyalı isimleri Jamaikalı sprinter Usain Bolt ile Rus sırıkçı Yelena Isinbayeva, ''IAFF Yılın Atleti'' ödülüne layık bulundu.

Bolt ve Isinbayeva, ''Yılın Atleti'' ödüllerini, Uluslararası Atletizm Federasyonları Birliği (IAAF) tarafından Monako'da düzenlenen 2008 Dünya Atletizm Galası'nda aldı.

29. Yaz Olimpiyat Oyunları'nda erkekler 100 ve 200 metrede dünya rekoru kırarak, dünyanın en hızlısı olmayı başaran Bolt, ödül töreninde yaptığı konuşmada, ''Hiçbir şey imkansız değildir'' felsefesini şiar edindiğini belirtirken, ''Ancak bu ödül, gerçekten de bir onur. Sporda en iyi isimler arasına girmek bile muhteşem bir şey'' dedi.

Giydiği smokin ve taktığı papyonla dikkatleri üzerine toplayan Bolt, törene anne ve babasıyla katılırken, gecenin dikkati çeken diğer isimleri, ABD'li eski sprinterler Michael Johnson ve Carl Lewis ile Faslı orta mesafe koşucusu Hicham El-Guerrouj oldu.

Pekin 2008'de bayanlar sırıkla yüksek atlamada 5,05 metrelik atlayışıyla kendine ait 24. dünya rekorunu kırarak altın madalyaya uzanan Rus Isinbayeva da ödülünü alırken, ''Bu yıl sanki bir rüya gerçekleşti. Bu ödül, 2008 biterken mükemmel oldu'' diye konuştu.
Bolt ve Isinbayeva yılın atletleri!
2008-11-24 12:33:40
Pekin Olimpiyat Oyunları'nın altın madalyalı isimleri Jamaikalı sprinter Usain Bolt ile Rus sırıkçı Yelena Isinbayeva, ''IAFF Yılın Atleti'' ödülüne layık bulundu.

Bolt ve Isinbayeva, ''Yılın Atleti'' ödüllerini, Uluslararası Atletizm Federasyonları Birliği (IAAF) tarafından Monako'da düzenlenen 2008 Dünya Atletizm Galası'nda aldı.

29. Yaz Olimpiyat Oyunları'nda erkekler 100 ve 200 metrede dünya rekoru kırarak, dünyanın en hızlısı olmayı başaran Bolt, ödül töreninde yaptığı konuşmada, ''Hiçbir şey imkansız değildir'' felsefesini şiar edindiğini belirtirken, ''Ancak bu ödül, gerçekten de bir onur. Sporda en iyi isimler arasına girmek bile muhteşem bir şey'' dedi.

Giydiği smokin ve taktığı papyonla dikkatleri üzerine toplayan Bolt, törene anne ve babasıyla katılırken, gecenin dikkati çeken diğer isimleri, ABD'li eski sprinterler Michael Johnson ve Carl Lewis ile Faslı orta mesafe koşucusu Hicham El-Guerrouj oldu.

Pekin 2008'de bayanlar sırıkla yüksek atlamada 5,05 metrelik atlayışıyla kendine ait 24. dünya rekorunu kırarak altın madalyaya uzanan Rus Isinbayeva da ödülünü alırken, ''Bu yıl sanki bir rüya gerçekleşti. Bu ödül, 2008 biterken mükemmel oldu'' diye konuştu.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

Voleybolda toplu sonuçlar!


Aroma Bayanlar Voleybol Birinci Ligi'ne, bugün yapılan 5 maçla devam edildi.
Alınan sonuçlar şöyle:
Türk Telekom-Karşıyaka DYO.............................(3 - 2)
Nilüfer Belediye-Eczacıbaşı Zentiva...................(0 - 3)
Vakıfbank Güneş Sigorta-Beşiktaş.....................(3 - 2)
Fenerbahçe Acıbadem-İller Bankası...................(3 - 0)
Ereğli Belediye-Galatasaray...................................(3 - 2)

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

Fener'den Telekom'a ''dur''

Beko Basketbol Ligi'nde oynanan karşılaşmada Fenerbahçe Ülker, Türk Telekom'u 75-73 yenerek, rakibinin namağlup unvanına son verdi.

Karşılaşmaya iyi başlayan Fenerbahçe Ülker, Mirsad ve Vidmar ile etkili olarak 7. dakikada rakibine 16-8 üstünlük sağladı. Sarı-lacivertli takım, pota altından Preldzic ile etkili oyununu sürdürerek farkı arttırdı ve ilk periyodu 25-11 üstün geçti.

İkinci periyotta da iyi oyununu sürdüren ev sahibi takım, Oğuz ve Mirsad ile boyalı alandan sayılar üretirken, başkent ekibi ise Wright ve Dudley ile karşılık vererek periyodun sonunda farkı eritti. Adam adama savunma yapan Türk Telekom, Fenerbahçe Ülker'i durdurmakta zorlanınca, ilk yarıyı ev sahibi takım 44-39 üstün tamamladı. Üçüncü çeyreğe etkili başlayan Türk Telekom, Wright ve Bekir'in ürettiği sayılarla 23. dakikada 44-44 eşitliği yakaladı. Başkent ekibi, periyodun başında 4 dakikada 9-0'lık seri yaparak 24. dakikada da 48-44 üstünlük sağladı. Maçta dengenin sağlandığı bu bölümde Oğuz ile pota altından sayılar bulan Fenerbahçe Ülker, 27. dakikada tekrar öne geçti: 51-50. Türk Telekom, Serkan'ın katkılarıyla üçüncü periyodu 63-57 önde kapattı.

Büyük çekişmenin yaşandığı son periyotta, sarı-lacivertliler Smith ve Oğuz ile boyalı alandan sayılar üretirken, konuk takım ise Wright ile karşılık verdi ve son 3 dakikaya 71-70 Türk Telekom önde girdi. Sarı-lacivertliler, Smith ve Gricek ile bulduğu basketlerle bitime 22 saniye kala 74-71 üstünlük sağladı. Son saniyeler büyük bir çekişmeye sahne olurken, bitime 3,5 saniye kala Bekir ile faul atışından 2 sayı üreten Ankara ekibi skoru 74-73 yaptı. Bitime iki saniye kala Green ile faul atışından 1 saniye üreten Fenerbahçe Ülker, skoru 75-73 yaparken, son saniyede Bekir ile hücumu değerlendiremeyen Türk Telekom maçtan 75-73 yenik ayrıldı.

-TÜRK TELEKOM'UN İLK MAĞLUBİYETİ-

Fenerbahçe Ülkerspor, ilk 7 hafta sonunda hiç mağlubiyeti olmayan Türk Telekom'un yenilmezlik unvanına son verdi.

Bu sonucun ardından, Beko Basketbol Ligi'nde yenilgisiz takım kalmamış oldu.

Fenerbahçe Ülker ise Efes Pilsen ve Aliağa Petkim'e karşı aldığı üst üste mağlubiyetin ardından, zorlu rakibi Türk Telekom'u yenerek kötü gidişine son verdi.

Öte yandan, karşılaşmayı 5 bin civarında sarı-lacivertli taraftar izledi.

FENERBAHÇE ÜLKER: 75 - TÜRK TELEKOM: 73

Salon: Abdi İpekçi

Hakemler: Mehmet Keseratar xxx, Alper Özgök xxx, Mehmet Serdar Ünal xxx

Fenerbahçe Ülker: Green x 3, Ömer Onan x 2, Mirsad xxx 11, Preldzic xxx 6, Vidmar xxx 8, Mrsiç xx 5, Oğuz xxx 17, Smith xxx 13, Semih x 2, Gricek xxx 8

Türk Telekom: Tutku xx 5, Serkan xxx 11, Wiston xx 6, Lang x 4, Dudley xx 8, Bekir xx 9, Blakney xx 7, Asım x 3, Wright xxx 20, Barış Özcan x

1. Periyot: 25-11
Devre: 44-39 (Fenerbahçe Ülker lehine)
3. Periyot: 57-63

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

''Biz de 500 kere çalıştık''

Sarı lacivertli futbolcu Selçuk Şahin, Denizli’nin "En az 50 kere çalıştığımız halde yan toptan gol yedik" sözlerine farklı bir boyut getirdi.

Kadıköy’de üst üste oynanan iki derbide de birbirinin kopyası iki gole imzasını atan Selçuk Şahin, Fenerbahçe’nin elde ettiği zaferlerin baş mimarlarından oldu. Ezeli rakiplerine attığı goller ile taraftarın gönlünde taht kuran ve altın dönemini yaşayan Selçuk Şahin’in attığı gol için Beşiktaş Teknik Direktörü Mustafa Denizli ilginç bir yorum yaptı. Maçtan sonra basın toplantısında "Kornerden gelen toptan gol yedik. Halbuki maçtan önce bu pozisyon için en az 50 kere çalışmamıza rağmen hata yaptık" diyen tecrübeli teknik adam futbolcularını kendi uslübu ile eleştirmişti.

-YILLARIN ÇALIŞMASI-

Sürpriz golcü Selçuk Şahin ise Mustafa Denizli’nin bu sözlerine farklı bir yorum getirdi. Christoph Daum ile başlayan, Arthur Zico ile devam eden duran top çalışmasının Aragones ile devam ettiğini anlatan Selçuk, "Biz de en az 500 kere çalıştık. Alex’in olduğu yerde duran top organizasyonu vazgeçilmez birşey. Her antrenmanda en az 20-30 kere korner ve duran top çalışıyoruz. Sezon başından bu yana en büyük silahımız bu. Benim görevim ön direkte bulunmak. Bunu artık ezberledik" diye konuştu.

Takım olarak bu sistemi sürekli kullandıklarına dikkat çeken Selçuk, "Her zaman gol olmayabilir. Ama biz bu fırsatları iyi kullanmaya çalışıyoruz.

Bazen benim kafamdan seken topları Lugano ve Edu gole çeviriyor. Rakiplerimiz doğal olarak bunu engellemeye çalışıyorlar. Bazen de başarılı oluyorlar. Ama maç içinde mutlaka bu tip pozisyonlar yaşıyoruz ve tehlike yaratıyoruz" ifadesini kullandı.

-ANLAMLI GOLLER-

Attığı iki golün futbol yaşantısındaki en önemli goller olduğunu vurgulayan Selçuk, "Gerçek Fenerli olduğum söyleniyor. Bundan büyük onur duyuyorum. Taraftarımızı mutlu etttiğim için de ayrıca mutluyum" mesajını gönderdi.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

Öve öve bitiremediler!

Fenerbahçe'nin Beşiktaş'ı 2-1 yendiği maçta takımının öne geçmesini sağlayan ikinci golü atan Daniel Güiza, İspanyol basınından büyük övgü aldı.

İspanyol spor gazetelerinden AS, ''Güiza, Beşiktaş karşısında Fenerbahçe'ye zafer kazandırıyor'', Marca ''Güiza, Fenerbahçe'nin rütbesini artırdı'', El Mundo Deportivo ''Güiza, derbinin sonucunu belirliyor'' başlıklarını atarken, maçta sahanın en iyisinin Güiza olduğu savunuldu.

AS gazetesi, Güiza'nın ''göze çok hoş gelen bir golle maçın en büyük baş aktörü'' olduğunu yazdı. İspanyol futbolcunun ''sahada parıldadığını'' kaydeden Marca da, Güiza'nın ilk yarının sonlarına doğru iki büyük gol pozisyonunu kaçırdığını ve Beşiktaş'ın ataklarından dolayı teknik direktör Aragones'in maçın son düdüğüne kadar rahatlayamadığını vurguladı.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

18 Kasım 2008 Salı

Senior Turnuvası sona erdi!


Senior Turnuvası sona erdi!

Türkiye Tenis Federasyonu bünyesinde yapılan ve bu yıl ikincisi düzenlenen Akatlar Club Sporium Senior Tenis Turnuvası, İstanbul'da yapılan final maçlarıyla sona erdi.Akatlar Club Sporium'da 18 kategoride gerçekleşrilen ve ünlü isimlerin de yer aldığı turnuvada kotegorilerinde birinci olan isimler şöyle:



18+ Yeni Başlayan Erkekler: Gökçe Şatıroğlu35+

Yeni Başlayan Erkekler: Metin Tekin18+

Tek Erkekler: Dennis Savitsky35+

Tek Erkekler: Osman Avcu45+

Tek Erkekler: Nevzat Engin55+

Tek Erkekler: Şenol KöksalYeni Başlayan Bayanlar: Dicle Kurşun18+ Tek Bayanlar: Öykü Karaaslan30+ Tek Bayanlar: Serra Beceren40+

Tek Bayanlar: Fidan Özbakır30+

Çift Bayanlar: Serra Beceren-Fidan Özbakır18+

Çift Erkekler: Can Karapınar-Barış Ergün35+

Çift Erkekler: Mert Topçuoğlu-İbrahim Kardeş45+

Çift Erkekler: Tuğrul Akas-Sedat Engin55+

Çift Erkekler: Nejat Müldür-Fatih Edipoğlu18+

Karışık Çiftler: Öykü Karaaslan-Barlas Balaban35+

Karışık Çiftler: Aslı Dilber-Bernard Gurys45+

Karışık Çiftler: Serra Beceren-Murat Susuz

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

Aroma'nın desteği sürüyor!


Aroma'nın desteği sürüyor!


Voleybolda erkekler ve bayanlar birinci liglerinin sponsoru olan Aroma'dan bir destek de okullara geldi. Türk voleybolunun her alanına ve kademesine desteğini sürdüren Aroma, tabana yayılan yatırımlarını Voleybol Federasyonu tarafından gerçekleştirilen bir kampanya ile sürdürüyor. Federasyon tarafından başlatılan ve Aroma'nın sponsorluğunda gerçekleştirilen dev proje kapsamında 2 bin okula 1 takım voleybol direği, 1 adet file ve 3 adet top hediye kampanyası sürüyor. İmkanı olmayan bölge ve çocuklara erişerek voleybolu tabana yaymak amacıyla geliştirilen projede, şu ana kadar 800 okula dağıtım yapıldığı bildirildi. Milli Eğitim Bakanlığı ile ortaklaşa yürütülen projede, ülke genelindeki okullarda her gün yaklaşık 50 bin çocuğun açık ve kapalı sahalarda voleybol oynamalarının amaçlanmasının yanı sıra çocukların voleybolla tanışmalarının sağlanması, voleybolun okullarda yaygınlaşması ve gelecekte ulusal takımlarda oynayacak genç yeteneklerin ortaya çıkarılmasının hedeflendiği açıklandı.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

''Dede'' eve mi dönüyor?

''Dede'' eve mi dönüyor?

Fenerbahçe'nin sezon başından bu yana sürekli eleştirilen teknik direktörü Luis Aragones, İspanya Ligi ''La Liga''da kötü günler geçiren ve teknik Direktör Bernd Schuster'in görevine son vermeye hazırlanan Real Madrid'in listesine girdi. Real Madrid, İspanya'yı Avrupa Şampiyonu yapan Luis Aragones'i ülkeye geri döndürmek için çalışmalara başladı.Alman Schuster ile arka arkaya alınan kötü sonuçlar üzerine harekete geçen "Galactico", yeni bir teknik adam arayışına girdi. Adaylar arasında en fazla ön plana çıkan isim ise Aragones oldu. Takımın başına geçecek diğer olası isim ise, Sevilla'yı UEFA Şampiyonu yaptıktan sonra Tottenham'ın başına geçen Juande Ramos...-EN GEÇ OCAK AYINDA-Real Madrid'in geçen hafta Vallodolid karşısında aldığı 1-0'lık mağlubiyet üzerine birkaç isimle telefon görüşmesi yaptığını iddia eden Marca gazetesi, Luis'in Fenerbahçe'deki konumunun da masaya yatırıldığını belirtti. Gazeteye göre, Alman Schuster'in günleri sayılı ve en fazla devre arasına kadar beklenilecek. Hocanın acil olarak gönderilmesi durumunda ise takımı yılbaşına kadar Real Madrid B takımını çalıştıran, eski oyunculardan Michael devralacak. Devre arasında ise, Luis takımın başına geçerek Fenerbahçe'yi resmen bırakmış olacak.Real Madrid yönetiminin, Aragones'in prensip sahibi olduğunu bilmesi nedeniyle, sarı-lacivertli kulüple barışçıl bir toplantı yaparak ayrılmasını istediği öğrenildi. İspanyol ekibinin, Fenerbahçe'yi bırakması halinde ödenecek tazminatı karşılamaya hazır olduğu da ifade edildi.-ARTI VE EKSİLERİ-Marca ayrıca, Luis Aragones'in avantajlarını ve dezavantajlarını da sıraladı. Buna göre, Luis'in İspanyol olması, İspanyol Milli Takımı'nı Avrupa Şampiyonluğu'na taşıması, ünlü futbolculara sahip çıkması ve ülkenin en tecrübeli hocalarından biri olması olumlu yönler olarak vurgulandı. Ancak Aragones'in, ezeli rakip Atletico Madrid'in eski oyuncusu olması, bu takımda yükselmesi ve bu kulüple özdeşleşmesi, ayrıca Real Madrid'in kaptanı Raul ile yaşadığı olaylar eksi olarak hanesine yazıldı.Ayrıca, Luis Aragones'in Fenerbahçe'den, ''Seni bırakmayı düşünmüyoruz'' cevabı alması halinde kesinlikle Real Madrid bile olsa gitmeyeceği belirtildi. Bu bağlamda topu Luis Aragones'e atan Real Madrid Yönetimi, Aragones'in yardımcılarıyla ilk teması yaptı. Kulüp, gelecek yanıta göre hareket edecek.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

10 Kasım 2008 Pazartesi

Yeni Delhi'ye Etiyopya..

Yeni Delhi'ye Etiyopya damgası!


Uluslararası Yeni Delhi Yarı Maratonu'nda erkekler ve bayanların şampiyonu Etiyopya'dan çıktı.

Hindistan'ın başkenti Yeni Delhi'de düzenlenen yarı maratonda, Etiyopyalı atlet Deriba Merga erkeklerin, yurttaşı Aselefech Mergia da bayanların birincisi oldu.

Pekin-2008'de erkekler maratonunu 4. sırada tamamlayan Merga, bu maratonu 59 dakika 15 saniyede bitirerek, yeni bir rekora da imza attı.

1:43:00'lık eski rekor, Ruandalı Dieudonne Disi'ye aitti. Disi, bu rekoru geçen yıl kırmıştı.

Erkeklerde Kenyalı Wilson Kipsang, Derga'nın 1 dakika gerisinde yer alarak ikinci olurken, vatandaşı Wilson Chebet de 59:34'lük zamanıyla 3. oldu.

Bayanlarda Mergia'nın 1:08:17 ile birinci olduğu mücadelede, vatandaşı Genet Getenet 1:01:18'lik derecesiyle ikinci, Kenyalı Penninah Arusei ise 1:08:20'lik zamanıyla üçüncü oldu.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

Serena sörfü de iyi yapıyor!

Serena sörfü de iyi yapıyor!

Olimpiyat madalyalı Amerikalı ünlü
tenisçi Serena Williams sörfe merak sardı. Paparazzilerin adım adım takip ettiği, magazin dergilerine çıplak pozlar verip babasını bile çıldırtan Wiilliams bu kez sörf yaparken paparazilere yakalandı. Tecrübeli tenisçi Hawaii Plajı'nda sörf tahtası üzerinde görüntülendi. Serena sörf üzerinde yaptığı kıvrak ve ustaca haraketleriyle kendisini görüntüleyen gazetecileri bile şaşırttı.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

İşte ''Devler''in rakipleri!

Elemelerde yaptığı tüm maçları kazanarak 2009 Avrupa Basketbol Şampiyonası'na katılma hakkı elde eden A Milli Basketbol Takımımız'ın grupta mücadele edeceği rakipleri belli oldu.

7-20 Temmuz 2009 tarihleri arasında Polonya'da yapılacak olan Avrupa Basketbol Şampiyonası'nda grup kuraları çekildi ve D Grubu'nda mücadele edecek olan A Milliler'in rakipleri Litvanya, Polonya ve Bulgaristan oldu.

Basketbol Federasyonu Başkanı Turgay Demirel ile A
Milli Takım Menajeri Harun Erdenay'ın da katıldığı kura çekimini, dünyaca ünlü eski basketbolculardan Vlade Divac ile Adam Wojcik gerçekleştirdi.

4 grupta 16 takımın mücadele edeceği şampiyonada 15 takım belliyken, elemelerden katılma hakkı elde edemeyen ülkeler arasından sadece 1 ülke de 6'lı bir ek elemeden sonra bu hakkı kazanacak.

İki grupta oynanacak bu ek elemede gruplarını ilk sırada tamamlayan takımlar biri kendi evlerinde, biri de deplasmanda olmak üzere iki maç yapacak ve sayı averajı daha iyi olan ekip şampiyonaya katılan son takım olacak.

İşte kura sonucu oluşan gruplar:

A GRUBU
---------
Yunanistan
Hırvatistan
Makedonya
İsrail

B GRUBU
----------
Rusya
Almanya
Letonya
Ek Elemeden gelecek takım**

C GRUBU
----------
İspanya
Slovenya
Sırbistan
Britanya

D GRUBU
----------
Litvanya
TÜRKİYE
Polonya
Bulgaristan


**Ek elemeden gelecek olan takımın arasından çıkacağı gruplar ise şu şekilde:

A GRUBU
--------
Bosna Hersek
Portekiz
Belçika

B GRUBU
--------
Fransa
İtalya
Finlandiya

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

3 Kasım 2008 Pazartesi

Kazanmak istiyoruz ama..

UEFA Kupası'nda "B" grubunda 6 Kasım Perşembe günü deplasmanda Portekiz'in Benfica takımı ile karşılaşacak Galatasaray'ın Portekiz futbolcusu Fernando Meira, "Beraberlik çok iyi sonuç olur" dedi. Portekiz'in Antena 1 televizyonuna demeç veren Meira, "Benfica'nın kazanmak istediğini biliyoruz, ancak biz de beraberliğin çok iyi bir sonuç olacağını bilsek de kazanmak hedefiyle geliyoruz" şeklinde konuştu. Meira, "Benfica, Berlin deplasmanında berabere kalarak iyi bir sonuç aldı, ama biz de evimizde Olympiakos'a karşı önemli bir galibiyet aldık. İki takım için de zor bir maç olacağını düşünüyorum" değerlendirmesinde bulundu. Benfica kulübünün spor direktörlüğüne Rui Costa'yı getirmesinin de etkisiyle son dönemlerin en iyi takımını kurduğunu, "genç ve başarılı" teknik direktör Quique Flores'in günümüz futbolunda kazanmak için büyük fikirlere sahip olduğunu söyleyen Portekizli futbolcu, "Benfica'yı henüz derin olarak analiz etmedik, ama dengeli ve defansı güçlü bir takım. Her pozisyonda iyi oyuncuları var. Galatasaray ise sakatlıklardan dolayı sezona düzensiz bir başlangıç yaptı. Uluslararası tecrübelere sahip genç yetenekli futbolcularımız var. Galatasaray, UEFA Kupası'nda başarı kazanmak için büyük hedefleri olan bir takım" dedi. Meira ayrıca, 2000-2001 sezonunda Benfica formasını giydikten sonra yeniden Luz Stadı'na geri dönecek olmasıyla ilgili "Benfica'da çok iyi anılarım var. Alkışlanacak olmayı umarım" temennisinde bulundu. Öte yandan, Portekiz liginde V.Guimaraes deplasmanında aldığı 1-2'lik galibiyetle moral bulan Benfica'da defans oyuncusu Anderson Luis da Silva (Luisao), "Guimaraes'e karşı deplasmanda oynamak kolay değil. Zor bir galibiyet aldık, ama önümüzde daha yapacak çok işimiz var. Şu andan itibaren galibiyeti unutup, hatalarımızı görüp Galatasaray karşısında kazanmanın yollarını aramalıyız" dedi.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

Cim Bom Benfica'ya bileniyor!

Turkcell Süper Lig'de Gaziantepspor'u 3-1 yenerek moral bulan Galatasaray, UEFA Kupası (B) Grubu ikinci maçında 6 Kasım Perşembe günü deplasmanda Portekiz'in Benfica takımı ile yapacağı karşılaşmanın hazırlıklarına başladı.Florya Metin Oktay Tesisleri'nde gerçekleştirilen antrenmanın öncesinde teknik direktör Michael Skibbe, futbolcularla saha içinde kısa süreli bir toplantı yaparken, Gaziantepspor maçında forma giyen futbolcular koşunun ardından salonda yaptıkları çalışmalarla antrenmanı tamamladı.Futbolcularla birlikle koşan Skibbe'nin, koşu boyuncu takım kaptanlarından Ayhan ile yaptığı samimi sohbet dikkati çekti.Diğer futbolcular, minyatür kale maç ile başladıkları antrenmanı, dar alanda çift kale maçla sürdürerek, şut çalışmasıyla bitirdi. Çift kale maçta futbolcuların istekli oldukları görülürken, genç futbolculardan Alparslan, çalışkanlığı ve attığı gollerle antrenmanı izleyen az sayıda taraftardan alkış aldı.

KEWELL, DE SANCTİS VE AYKUT'UN MR'I ÇEKİLECEK

Gaziantepspor maçında sakatlanan ve bugünkü antrenmana katılmayan Kewell ile kaleciler De Sanctis ve Aykut'un MR'ı çekilecek.Ayrıca Eskişehirspor maçında yüzüne gelen top nedeniyle gözünde ödem oluşan Nonda, doktor kontrolünden geçirilecek.Antrenmanda Mehmet Topal, Emre Güngör ve Orkun takımdan ayrı kondisyoner eşliğinde çalışırken, sakatlıkları devam eden Aydın, Linderoth ile ameliyat geçiren Hasan, Barış ve Serkan idmanda yer almadı.Galatasaray, Benfica maçı hazırlıklarını yarın yapacağı antrenmanla sürdürecek.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

6 Ekim 2008 Pazartesi

Spor Basını

Kitle iletişim araçları içerisinde televizyondan sonra önemli bir yere
sahip olan yazılı basının en önemli işlevinin çoğu uygulamalarda görüldüğü
gibi kamuoyu yaratmak değil kamuoyunun serbest oluşumunu sağlamak
olduğu kabul edilmektedir.
Her şeyden önce yazılı spor basını sporda televizyonun bir gerçek
olduğunu kabullenmeli, onun hazırlayıcı ve tamamlayıcısı rollerini
üstlenmelidir. Bu yolda gazetecinin sporda kendini yenilemesi, okuyucusuna
kendini daha çok sevdirmesini sağlayabilir.
Spor Basını; sporu bir spor anlayışı içinde gören, spor bilincinin
gelişmesini amaçlayan, toplumdaki spor anlayışını yükseltmeye çalışan, spor
temelinde arınma ve aydınlanma bulunan bir humanizma olarak anlayan ve
anlatan, sporu bir yaşam biçimi olarak topluma ileten, spor dilini doğru
kullanan, herkes için spor olgusunu kullanan, spor yapan bir toplumun
yaratılmasına çalışan, sportif çevreyi savunan, sporu sert bir olay olarak
değil güzellik ve erdem olarak, fair play olarak anlayan ve anlatan, spor
yapma hakkını kullanan yani spor yapan, her toplumun bir adım önünde
gitmesini becerebilen, araştırıcı ve yaratıcı bir olgudur.
Çağımızın her geçen gün büyük bir hızla gelişen teknolojisi hiç
kuşkusuz spor gazeteciliğinde de yeni ufuklar açtı. Özellikle Dünya Kupası,
Avrupa Futbol Şampiyonası, Olimpiyat Oyunları, her dalda uluslararası
düzeyde geçekleştirilen büyük olayları basının gelişmeleri bütün
ayrıntıları ile görebildiği platformlar oldu.1988 Avrupa Futbol Şampiyonasının ve Los Angeles OlimpiyatOyunlarını izleyen spor basını haber, fotoğraf göndermede bu yeniliklerden
yararlandı. Bilgisayarlara kaydedilen mesajlar olayları geniş kadrolarla
değişik bölgelerde izleyenlerin diyalog sıkıntısını ortadan kaldırdı. Aynı
ayrıntılara programlanan haberler arşivlik bilgiler, diğer dokümanlar bilgi
tazelemek için kalın dosyalara sık sık karıştırma gibi zaman alıcı eski bir
yöntemden kurtulunmasını sağladı. Foto muhabirleri filmlerini banyo
etmede siyah beyaz ve renkli faks çekmede yine en modern araç ve
gereçlerden yararlandılar. Uluslararası şampiyonalara katılan sporcu ve takım sayısının giderek
artması organizasyonların üstlenenleri büyük finans zorlukları ile karşı
karşıya bıraktı. Bu güçlükleri asgariye indirebilmek içinde ev sahipliği
yapanlar Dünya Spor Yazarları Birliği ile (AĐPS) ortak karar alıp spor
gazeteciliğinde akreditasyon şartı getirildi. Gerçi bu eski yıllara dayanan bir
uygulamaydı. Ama 1970’li yıllardan sonra giderek katılaştı ve olayların
gerçek spor gazetecilerine açık tutulmasını sağladı. Turnuvalar başlamadan
yatırılan kayıt ücretleri AĐPS kartlarının formüllerle de mutlaka belirtilmesi
hatta bazı defalar otel rezervasyonu şartının aranması gibi yenilikler gazeteci
spekülasyonunu önlediği gibi çalışma koşullarını kolaylaştırdı.
Müsabakalar sonrasında sporcularla teknik sorumlularla
görüşebilmede bazı kurallarla sınırlandırıldı. Böylece gazetecilerle sporcular
arasında doğabilecek nahoş hadiseler önlenmiş oldu. Ayrıca teknik
adamlarla daha sakin ve detaylı konuşabilme bu uygulamadan doğan zengin
sorgulama aynı organizasyon içinde cereyan edebilecek diğer olaylara ışık
tutmaya yaradı.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

Spor Basını Ahlakı

Ülkemizde spor ahlakının yerleşebilmesi ve bu konuda halkın
bilinçlendirilebilmesi için spor basınına ve dolayısıyla spor yazarlarına
büyük sorumluluklar düşmektedir.
Gazete yayınları her yaştan milyonlarca insana ulaşabilme imkanına
sahiptir. Ülkemizde yaşayan insanların çoğunun gazeteyi ellerine
aldıklarında, ilk önce spor haberlerinin bulunduğu sayfayı okudukları bilinen
bir gerçektir.Spor, centilmenliğe, dostluğa, barışa bir çağrıdır. Spor, basının bu
korularda eğitici yazılar yayınlamaya yönelmeleri, spor ahlakı acısından
büyük önem taşımaktadır. Büyük kitlelere ulaşabilen spor basını seyirci ve
taraftarlara eğitici yazılarla seslenebilmenin yanında sporun amaçlarıyla
ilgili mesajlar yollayarak, onları taraftarı oldukları kulüp adına centilmenliğe
davet etmelidirler. Bilhassa “derby” olarak nitelendirilen karşılaşmalardan
önce her iki takımın yönetici, sporcu ve antrenörlerinin diğer takım veya
maç hakkındaki görüşleri, basın tarafından, taraftarları kışkırtıcı şekilde
yansıtılmamalıdır.Ayrıca gazete yayınlarında bir haberi duyururken kullanılan dil,
toplumsal ahlaki değerleri göz önünde bulundurarak düzenlenmelidir. Ancak
üzülerek ifade etmeliyiz ki, spor basınımız bu konuda yanlış bir tutum
içerisindedir.1992 yılında, UEFA Kupası’nda galip gelen bir takımımızın
galibiyet haberini; “Fenerbahçe, Botev’in anasını belledi” (Fotospor, 1992,
s.1) şeklinde duyuran bir gazetenin kamuoyuna vereceği ahlaki mesajlar en
derece eğitici ve faydalı olabilir?Spor olaylarının kamuoyuna duyurulmasında kullanılan ahlaki
mesajlar, küfre varacak kadar belden aşağı verilmemelidir. Milli maçlarda
alınan olumlu sonuçlar toplum olarak hepimizi mutlu etmektedir. Ancak bu
mutluluk, bu güne kadar getirdiğimiz bir takım ahlakı değerleri
zedelemektedir. Zira okul dışı faaliyetlerde sporla ilgilenen ve spor
olaylarını basından takip eden gençlerin, spor kültürü bu kavramlarla kısıtlı
kalacak ve yüce ahlaki değerler ikinci plana atılmış olacaktır. Spor basını her
şeyden önce olayları tarafsız olarak okuyucuya aktarmalı, tarafsızlık ilkesini
kendine çıkış noktası olarak almalıdır.
Ayrıca spor alanları dışında, sporcuların yaptıkları ahlaki değerlerle
bağdaşmayan, mesela; içki, kumar, gece hayatı... gibi ahlak dışı davranışlar,
basında diğer sporcuları özendirecek şekilde verilmemelidir. Spor, her
şeyden önce disiplin isteyen bir uğraştır. Bu şeklide yaşayan sporcuların,
spor alanlarında günden güne daha başarısız sonuçlar aldıklarından
bahsedilerek, diğer sporcular spor basını tarafından bu şeklide yaşamaya
teşvik edilmemelidir.Basının devlete karşı özgürlüğünü savunabilecek, toplum önünde
basının saygınlığını koruyabilecek bir kuruma ihtiyacı vardır. Bu da basın
ahlak yasalarının hazırlanması ve özdenetim kurumlarının ABD’de
gazetecilerin oluşturulmasıyla mümkün olabilir. Los Angeles Times
yazarlarından David Show, gazetecilerin herkesten daha çok ahlaklı olmak
zorunda olduklarını yazar; çünkü yalancı bir politikacının foyalarını ortaya
çıkardıktan sonra gazetecinin yalan söylemesi büyük bir çelişki olacaktır.Page 6
Ahlak tartışmalarından olabildiğince uzak kalabilmek için kabul edilen iki
vazgeçilmez kural vardır: doğruluk ve hakkaniyet. Bir gazeteci haber
izlerken gerek zaman baskısı altında, gerekse atlatılmak korkusuyla, yanlış
yapabilir. Associated Press’te kabul edilmiş bir formül, “Haberi önce al,
fakat ondan önce doğru al” der. Doğru kuralıyla bir başka sorun,
okuyucuların beklentileridir. Walter Lippman’ın dediği gibi, haber ve gerçek
aynı şey değildir. Olan bir şeyi okuyucusuna ileten gazeteci zaman baskısı
altında her zaman o haberin arkasındaki gerçeği yakalayamayabilir. Ne
olursa olsun, haber kovalarken ve yazarken gazeteci, tarafsız olmalı.
Hakkaniyet kuralı da bundan gelmektedir.
Batı basınında ahlak kavramı içinde en çok tartışılan ve kuralları
geliştirilen konulardan biri, gazetecilerin meslekleri dolayısıyla ulaştıkları
bedava olanaklar ve armağanlar olmuştur. Washington Post gazetesine
yollanan armağanlar kapıdan içeri sokulmadan hayır kurumlarına
gönderilmektedir. Bradlee’nin gazete muhabirleri için yazdığı ahlak kuralları
arasında gazetecilere haber izlerken yaptıkları harcamaları, ödemeleri ve
kesinlikle armağan kabul etmemeleri belirtilmektedir. Gazetecinin haber
kaynağından armağan kabul etmesinin endişe ile karşılanmasının nedeni,
gazetecinin tarafsızlığını yitirmesi endişesidir
Gazetecilerin haber kaynakları ile duygusal ilişkiye girmeleri
kesinlikle kabul edilmeyen bir durumdur. Bu konuda Philadelphia Inquirer
gazetesinin getirdiği kural, hiçbir muhabirin kaynağıyla, evlilik yoluyla veya
romantik bir ilişki sonucunda ilgisi olduğu kişi hakkında haber değeri olan
yazı yazmaması, fotoğraf çekmemesi ve yorumda bulunmamasıdır. Gazeteci
hapse girmek pahasına da olsa haber kaynağının kimliğini saklı tutmalıdır.
Bu konuda ABD’de gazete yazı işleri müdürleri özellikle Janet Cooke
skandalından sonra aşırı titiz olmaya başlamışlardır. Bu skandal 1981’de
Washington Post gazetesinin kazındığı Politzer Ödülünü geri vermesine
neden olmuştur. Janet Cooke, 8 yaşında eroinman bir zenci çocuğun acıklı
öyküsünden bir dizi yazmış ve Politzer ödülünü kazanmıştı. Ancak haberi
yazdığı zaman çocuğun kimliğini gizli tutmuş, yazı işleri sorumluları da
kendisini bu konuda sıkıştırmamışlardı. Ancak Cooke, ödülü aldıktan kısa
bir süre sonra yazdığı dizinin tamamen uydurma bir öykü olduğunu
açıklamak zorunda kalmış ve işini kaybetmişti. Bu olay gazeteye ders olmuş
ve önemli haberlerde muhabir eğer kaynağın adını kullanmıyorsa, hiç
olmazsa gazetedeki sorumlunun ya da bir müdürün kaynağın gerçek
kimliğinden haberdar edilmesi kuralı getirilmiştir.
Gazetecilerin kişilerin özel yaşamlarına saygı göstermekte dikkatli
olmaları gereken haber konuları arasında tecavüz ve intihar olayları yer alır.
Amerikan basınının ortak tutumu, tecavüze uğrayan kişilerin adlarının saklı
tutulmasıdır. Bir başka eğitim, 18 yaşından küçük gençlerin yasal açıdan
başları derde girdiğinde haberlerin abartılmadan verilmesidir. Bu tür olaylar
haber yapıldığında genç kahramanların kimlikleri hakkında fazla bilgi de
verilmemektedir. Gazetecinin yazdığı haberde kasıtsız yanlışlıklar yapılası
genellikle zamansızlık, hızlı çalışma, dikkatsizlik, haberi başka bir
kaynaktan kontrol etmeme ve bilgi eksikliği sayılabilir.
Harvard üniversitesi Niemon burslarının yirminci yıldönümü
nedeniyle yapılan bir konuşmada vicdan geleneği şöyle açıklanmaktadır:
Haber, dünyada olup bitenlerin kronolojik bir sıra içinde fakat ahlak
ölçülerinden geçirildikten sonra yayınlanmış şeklidir.
“Haber eşittir para”, basın anlayışı varolduğu sürece, basın
ahlakından söz etmek imkansızdır. Basında sansasyonel habercilik, traj,
promosyon ve reklam savaşları habercilik anlayışını metalaştırdı. Meyda bir
silah gibi kullanılıyor. Oysa medya amaç değil, bir araç olarak kullanılmalı.
Sözü edilen sorunları çözmek için, “Etik raporu” oluşturulabilir. “Etik
raporu”, istihdam ve transfer gibi durumlarda göz önünde bulundurulmalı.
“Etik raporu”, süzgeç işlevi yaparak, ahlakı gazeteciler için geçiş hakkı
sağlayarak, ahlaksız olanları da devre dışı bırakacak. Basın ahlakı özetle,
gazetecinin kendi ahlakına bağlıdır.
Uluslararası Çalışma Örgütünün 1928’de yayımladığı “Gazetecilerin
Çalışma ve Yaşama Koşulları” üzerine raporu önemli noktalara değiniyordu:
Gazeteci normal bir yaşam sürmeye izin verebilecek ücret alabilmeli,
çalışmasını verimli kılacak, düşüncesini sınırlamayacak belirli bir iş
güvencesine sahip olmalı, yoğun çalışmanın yaratacağı zihinsel yorgunluğa
karşı korunmalı. Rapora göre, gazetecinin iş güvenliğini en çok ekonomideki
değil, düşünce alanındaki bunalım tehdit eder. Söz konusu şartların
uygulanmasıyla, basın ahlakından söz edebiliriz.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

22 Eylül 2008 Pazartesi

Spor

Spor Nedir?

Spor evrensel kültürün bir parçası dünyada dili ırkı dini farklı insanları birleştiren önemli bir vasıtadır. Dünya barışına katkı sağlayan bir etkinliktir diyebileceğimiz gibi çağımız sporunu; fiziksel faydalarının yanı sıra insanların ruhsal sağlığını da olumlu yönde etkilemek sosyal ve moral kazançlar sağlamak amacı ile yapılan hareketler topluluğu olarak da tanımlayabiliriz. Görüldüğü gibi sporun belirli sözcükle kalıplaşmış klâsik bir tanımı yoktur.

Spor sözlük anlamı olarak lâtince DİSPORTARE ve DESPORT biçiminde "dağıtmak bir birinden ayırmak" anlamına gelen sözcüklerden 17 yüzyıldan sonra günümüze gelinceye kadar ilk hecesi aşınarak "SPORT" biçimine dönüştüğü araştırmacılar tarafından öne sürülmektedir.

Britannica ansiklopedisi spor'u " Belirli ölçüde güç ve beceri gerektiren yarışmalı ve eğlenceli etkinlikler." olarak tanımlamaktadır. Sportif öğelerin tümünde dinlenmek eğlenmek olduğu kadar aynı zamanda sosyal bir kaynaşma da vardır. Toplumla kaynaşma ve özdeşleşme konusunda spora önemli görevler düşer. Sporun sağladığı bedensel ve ruhsal anlamdaki doyum olanakları serbest zamanları ve yaşam seviyeleri düzenli olarak artan sanayileşmiş ülkelerin özlemini duyduğu yeni bir yaşam şeklinin ayrılmaz parçasıdır.

Spor'un Ortaya Çıkışı

Insanlık tarihinden bu güne değin insanoğlu hep çalışa gelmiştir. İlk çağlardan günümüze kadar savaş için çalışmış barış için çalışmış kendi egoları olduğu kadar içinde bulundukları toplum için çalışıp durmuşlardır. Peki böyle bir efor kaybı ile bu insanların hepsi spor mu yapıyordu? Sözcüğünün bu günkü tanımına göre tarihte spor ne zaman başlamıştır? Sporun ne zaman başladığının belirlenmesi hemen hemen olanaksızdır. Bazı araştırmacılar bu soruya "Spor insanlığın yer yüzüne yayılması ile başlamıştır." derken bazıları ise spor'u; "İnsanların ilk çağlarda ana babalarından daha sonra içinde yaşadıkları kavim ve kabilelerden taklit etmek suretiyle öğrenmişler." demektedirler.
İnsanın doğadaki ilk hareketini spor olarak kabul edersek bu konudaki görüşlerin çatıştığını görürüz. Spor vücudu çalıştırmak suretiyle elde edilen güçle bazı işleri yapmak demektir anlamında kullandığımızda; ilk çağlardan bu güne değin yaptığımız her türlü çalışmanın spor olduğunun kabullenilmesi gerekerdi.

Spor'un Yararları Ve Zararları

Sporun Zararları

Sıklıkla, sporun sağlığı bozan bir çok faktörün kaynağı olduğu unutulur. Sporun yararlarını bir tarafa koyarak, “hasta olmak istiyorsanız spor yapın” da diyebiliriz.
Yılda milyona yakın ölümün spordan kaynaklandığı tahmin edilir. Ölümler yalnızca, otomobil yarışçıları ya da alpinistler gibi üst düzey sporcuların şaşırtıcı kazalarından kaynaklanmaz. Ölümlerin çoğu yetersiz hazırlanma yanlışlıklarından da kaynaklanır; güneş altında tenis oynamak, çok yoğun bir koşu sonrası ya da yüzerek gereğinden fazla kuvvetine güvenerek plajdan çok uzaklara açılma sonrası kramp girmesi nedeniyle boğulmaların görülmesi
Spora başlarken mutlaka çok dikkatli olunmalı ve hekimin öğütleri göz önüne alınmalıdır. Kırk yaşından sonra, sağlıklı olsanız bile, özellikle kardiyak yıkımlardan sakınmak için düzenli olarak hekim kontrolünden geçmek gerekir. Spora bağlı kazalar ve sonuçlarını 4 guruba ayırabiliriz; kalp-damar bozuklukları, travmatik sorunlar, hareket sisteminde aşırı işlevsel sorunlar ve dopinge bağlı sorunlar.1. Hareket sistemi üzerine: hareket sisteminde görülen rahatsızlıklar çok fazladır fakat ağır bir sorun değildirler. Önem derecesine göre sıralayacak olursak;
Kas tutuklukları; bu sonunlar, aşırı bir çalışma sonrası kaslarda biriken aşırı toksinlerin, özellikle laktik asitin birikmesinden kaynaklanır. Bu olay çalışmadan 24 saat sonra başlar ve 2-3 gün kadar sürebilir. Bu durum da çok su içmeli ve kaslara yumuşatıcı pomadlar sürülmelidir. Sauna ya da sıcak bir banyo iyi bir etki sağlayabilir.
Kasılma; istemsiz kas kasılmalarıdır, refleks bir reaksiyondan, aşırı uzamadan ya da eklem travmasından kaynaklanırlar. Olayın durumuna göre kas üzerine buz ya da tersine, sıcak banyo ve masaj uygulanır.
Uzama; kas liflerinin gerilmesine neden olan, kasın elastikiyet sınırının aşılmasıdır. Bu durumda zorunlu olarak tüm masajlardan kaçınmak ve liflerin toparlanması için 10 gün beklemek gerekir.
Lif kopması; belirli sayıda kas liflerinin yırtılmasından kaynaklanır ve beraberinde kas düzeyinde bir iç kanama görülür. Masaj sakıncalıdır, iyileşme en az bir ay sürer.
Kas Yırtılması; kasın yırtılması çok ağır bir tablo oluşturur. Cerrahi bir girişim gerektirir.
Tendinit; sporcularda sıklıkla görülür. Genellikle aşil tendonunda, pubisde, diz kapağında, uyluk addüktörlerinde ve dirsekte odaklanırlar (tenisçi dirseği). Tendinitler bazen tüm sportif aktivitelerin bir süre kesilmesini zorunlu kılar.
2. Kalp-damar sistemi üzerine; kalbin, saygı gösterilmesi gereken sınırlarının bilinmesi gerekir. Bu tür riskler özellikle; uzun süreden beri spor yapmayan, hiçbir ön hazırlığı olmayan, akşam karar verip sabah başlayan, kırk yaş üzeri yetişkinlerde ortaya çıkmaktadır.
Çok anlamlı bir örnek squaç’ tır ve görünmediği kadar çok şiddetli bir spordur. Tenis ve koşu da, özellikle güneş altında uygulandıkları zaman bazen tehlikeli sporlar olarak ortaya çıkarlar.
Sigara içmek ya da önemli bir fizik aktiviteden sonra saunaya girmek gibi yanlışlardan da kaçınmak gerekir.
3.Doping; Yıllardan beri doping sorunu kaygı verici boyutlara ulaşmıştır, 1988’ de Seul Olimpiyatlarında Ben Johnson’ un altın madalyasının geri aalındığı hatıralardadır. Doping olarak kullanılan ürünlerin listesi hayli kabarıktır, özellikle yapay olarak performansta iyileşme sağlayan anabolizanlar ön sırayı almaktadır. Bunlar çoğunlukla vitaminler gibi psikolojik etkiye sahiptirler. Üstelik, düşüncesizce bu riski göze alan sporcuların yaşam ve sağlıkları için gerçek bir tehlike oluştururlar.
Anabolizanlar; bunlar hormonlardır, erkek testosteronu olarak takdim edilirler. Yoğun bir antrenmanı uygulamak koşuluyla önemli ölçüde kas kitlesini artırırlar. Kaslarda kitle artışı görülse bile tendonların üzerine hiçbir etkileri yoktur, kasın kasılma kuvveti tarafından kopmalar olabilir.
Anabolizanlar bazen tehlikeli tendon kopuklarına yol açmaktadırlar. Bunun yanında, kadınlarda geri dönüşümü olmayan erkekleşme, seksüel yaşam bozuklukları, bazen kanser (özellikle prostat kanseri) gibi çok ağır tabloların kökenini oluştururlar.
Amfetaminler; en çok bilinen ürünlerdir, uyarıcı ilaçlardır. Açlık duygusunu, özellikle yorgunluk hissini yatıştırırlar. Yarışma esnasında öfori sağlarlar ve sporcu kendisini yenilmez hisseder. Fakat, uzun sürede önemli psikolojik bozukluklara yol açarlar, özellikle kişi sürekli olarak hallisünasyonlar ile karşı karşıya kalır.Kortikoidler; strese karşı mücadeleye ve çabuk toparlanmaya olanak sağlarlar. Fakat, hormonal sistemi tamamen bozarlar, kas ve tendon düzeyinde ağır yaralanmalara yol açarlar, bazen diyabete neden olurlar ya da kullanımlarından uzun yılar sonra osteoporoza yol açarlar.Kardiyak uyarıcılar; uzun zamandır, yarışma öncesi eritrosit enjeksiyonu, özellikle dayanıklılık sporlarında destekleyici rol oynadığı sanıldı. Oysa, bu doping tamamen etkisizdir ve günümüzde terk edilmiştir. Kardiyak tonik olarak bilinen ünlü efedrin bir çok öksürük şurubu ve burun damlası gibi ilaçlarda bulunur. Kafeinin aşırı tüketimi yasaktır, fakat yinede kontrole yakalanmamak için 6-8 fincan içilebilir.Medikal kontrol; sportif bir aktiviteye başlamadan önce medikal bir kontrolün yapılması kaçınılmazdır. Bu kontrol özel bir merkezde yapılmalıdır. Bu kontrolün amacı, genel olarak bir sporu yapmaya ya da belli bir spor için olası yasaklı durumların varlığını saptamayı amaçlar. Bu durum EKG, kardiyak enzimler, röntgen ve hastanın muayenesi ile araştırılır.
Kesin yasaklı durumlar;
yeni geçirilmiş miyokard infarktüsü
tipik göğüs ağrısı
konjenital kardiyopati (doğuştan kalp hastalığı)
kardiyomiyopati (kalp kasının kasılma özelliğinin azalması)
akut perikardit (kalp zarının iltihabi hastalığı), miyokardit (kalp kasının iltihabi hastalığı)
kalp ritim ve iletim bozuklukları
Göreceli yasaklı durumlar;
miyokard infarktüsü; yeterli bir aradan sonra (en az 6 ay) ılımlı egzersizi engellemez, fakat yarışma yasaktır,
kalp ritim bozuklukları (hastanın takibi gerekir),
göğüs ağrısı (EKG ve kardiyak enzimler normal, atipik göğüs ağrısı olursa spor yapılabilir),
orta derece arteriyel hipertansiyon (yüksek hipertansiyon yasak) ,
ansiyonu düşük olanlar ya da efor testinde tansiyonu yükselmeyenleBu incelemelerden sonra, hekim size yapabileceğiniz sporu önerecektir. Mesela, kulak ağrınız var ise suya dalmanız yasaklayacaktır.

Sporun Yararları


Egzersiz, 50 yaşından sonra bile yaşama sağlıklı, aktif yıllar ekleyebilir. Yapılan araştırmalar egzersize başlamanın asla geç olmadığını ve dinçlikte küçük bir gelişimin ölüm riskini azalttığını göstermektedir. Basit ve düzenli yürüyüşler yaşlılarda yaşamı uzatabilir. Ilımlı dinçliğe sahip olan bireyler, yüksek tansiyona sahip olsalar ya da sigara içseler bile düşük dinçliğe sahip olanlara göre daha düşük ölüm oranına sahiptirler.

Direnç (ağırlık kaldırma) antrenmanları yaşlı bireyler için önemlidir, çünkü bu çalışma azalan kas kitlesini, kemik yoğunluğunu ve kuvveti geri dönüştüren ve kötüye gidişatı azaltan tek yoldur.

Esneklik egzersizleri yaşlılığın getirdiği bozulmuş dengesizliği ve kas katılığını azaltır.

1. Hareket sistemi;

Sporun sağlığa yararlı olduğu tartışılmaz bir gerçektir, fakat sportif bir aktiviteye başlamak için gerekli olan temel bilgiler genelde yetersizdir. Yani, yaşınıza ve fizik kondisyon düzeyinize uygun spor türünü seçmek önemlidir. Hareket sistemi üzerine sportif aktivitenin çok büyük yararları açıktır. Kas düzeyinde, çalışan kasların tonusunda ve kuvvetinde artış görülür.

-sportif aktivite eklemlerin doğal genişlik derecesinin korunmasına ve gelişmesine olanak sağlar, ankiloza (eklemlerin katılaşması) karşı mücadele eder.

-beslenmeyi ve kıkırdakların devinme yeteneklerini kolaylaştırarak eklemlerin en iyi şekilde korunmasını ve bakımını sağlar,

-kemik düzeyinde; kalsiyum tutulmasını kolaylaştırır, yaşlı insanlarda sıklıkla görülen osteoporose hastalığına karşı mükemmel bir korunma aracıdır.

-kas tonusunun iyileşmesi sayesinde; sportif aktivite kalça, dizler ve özellikle omurga düzeyindeki ağrıların önüne geçilmesine olanak sağlar,

-bel ağrılarına karşı en iyi ilaçtır fakat, şayet omurganızın durumuna salık verilmeyen sporları ya da kötü jimnastik hareketleri yaparsanız, zararlı da olabilir,

2. Kalp-damar sistemi; salık verilmeyenler hariç, düzenli antrenmanlar kalp-damar sisteminin işlevi üzerine yararlı etkilere sahiptir; kas yapıda olan kalp, kasılma kapasitesini yükseltir ve büyük bir etkinlik gücüne ulaşır, böylece kan organizmanın dokularına en iyi bir şekilde dağılım gösterir. Diğer taraftan fizik aktivite iki önemli kalp-damar hastalıkları risk faktörüne karşı etkili biçimde mücadele eder; arteriyel hipertansiyonu düşürür, aterosikleroza karşı en iyi ilaçtır; dolaşımı iyileştirir ve sporcunun beslenmesine dikkatini zorunlu kılar; böylece, damar sistemi üzerine zararlı etkileri çok iyi bilinen, alkol ve sigara gibi toksik etkileri olan maddelerden uzak durulur.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com


Spor'un Önemi


Sporun Hayatımızdaki Önemi

Spor yaparak stresle mücadele etmek mümkündür. Sporun iki yönden yararı vardır; hem vücutta fizyolojik değişikliklere neden olur, hem de psikolojik açıdan destek verir.Sporun fizyolojik yararları

Spor yaptıkça, akciğerlerdeki esneklik artar.Esnek bir akciğer, her nefes alışımızda daha çok oksijen almamızı kolaylaştırır. Böylece, hücrelere daha çok oksijen ulaşabilir. Özellikle stresli durumlarda artan oksijen ihtiyacımızı karşılamakaçısından, akciğerin, sistemimize destek verme kapasitesinin artması önemli ölçüde yardımcı olabilir.
Düzenli spor yapan kişilerin dinlenme halindeki kalp atım hızı, spor yapmayan kişilere oranla daha
düşüktür.Düzenli spor yapan kişi, stres altındayken, kalp atışları spor yapmayan kişilerden daha düşük
düzeyde kalır ve yavaş yavaş yükselir. Halbuki, vücudu hareketsizliğe alışmış bir kişinin kalp
atışları aniden fırlayabilir.Birdenbire başlayan bir kavgada veya sinir bozucu bir haber aldığımızda, daha önceden sözü edilen adrenalin hormonları, bol miktarda serbest bırakılır. Bunun sonucunda, dinlenme halindeki kalp atım
hızı yükselir. Kondisyonlu bir vücutta, adrenalin hormonlarının serbest bırakılma oranlarını denetim altına almak, dolayısıyla kalp temposunun iniş-çıkışlarının aşırıya kaçmamasını sağlamak kolaylaşır.
Kalp atışlarının düşük kalabilmesinin önemi, özellikle bir şok anında fark edilebilir. Düşük kalp atışları, aniden çok yükselebilecek olan kalp atışları yüzünden gerçekleşebilecek bir kalp krizine karşı bir önlemdir.Ayrıca, kişi stres altındayken kalp atışları düşükse daha sakin kalabilir ve duygularını daha rahat kontrol altına alabilir.Spor yaparken endorfin hormonları üretilir.Genellikle, yapmakta olduğumuz sporu en az 30 dakika devam ettirdikten sonra, endorfin hormonlarısalgılanır. Endorfinin vücuttaki işlevi morfine benzetilmektedir. Hem doğal bir ağrı kesici, hem de yatıştırıcı niteliği vardır.Yorucu ve stresli bir iş gününün sonunda spor yapmak, gün boyunca stresin yarattığı etkilerden arınmamıza yardımcı olur.Stresli bir günü sonunda, vücutta büyük bir olasılıkla adrenalin hormonları birikecektir. Vücutta bu hormonlardan gereğinden fazla olduğu sürece rahat etmemiz ve sakin olmamız oldukça zordur.Yapılan araştırmalar, spor sonucunda hızlanmakta olan metabolizmanın, adrenalin hormonlarından daha
çabuk kurtulmamızı sağladığını göstermektedir. Ayrıca, kişinin iş yerindeyken sinirlenmesine, üzülmesine yada endişe etmesine neden olan olayları aklından çıkarmasına yardımcı olabilir. Böylece,
akşam yemeğinde de surat asmamış oluruz!Yarım saat spor yaptıktan sonra, vücudumuzda serbest bırakılmaya başlanan endorfin hormonları, daha önceden söz ettiğimiz gibi, bizi yatıştırır ve rahatlatır. Sağlık açısından bu, sinirlerimizi yatıştırmak için alabileceğimiz ilaçlardan çok daha mantıklı bir çözümdür.
Sporun, ilaçlardaki gibi sağlığımıza dokunabilecek hiçbir yan etkisi olmaması bir yana, artık hepimizin bildiği birçok yararı da vardır. Başka bir deyişle, hem ilaçlara olan bağımlılığımızın azalması, hem de vaktimizi iyi değerlendirmenin verebileceği haz duygusu, günün sonunda spora başvurmamız için yeterli nedenlerdir.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

Spor Haberleri


Spor Haberleri
Daha önce bilmediğimiz, yeni, ilginç bir olayın haberci medyada yayınlanmış haline haber spor konulu bir olay ise bunada spor haberleri diyebiliriz.Peki her yeni olay spor haberine dönüşebilir mi? Her şeyden önce haber, gerçek olmalıdır. Başka bir deyişle, ilk kez duyduğumuz dedikodular veya söylentiler, doğruluğu ispatlanana kadar habere dönüştürülemez. Doğru olan her yeni olay spor haber olabilir mi? Olabilir.Yeni bir olayın haber olabilmesi için içinde bazı haber değerlerini barındırması gerekir.Haber basit dahi olsa okuyucunun dikaktini cekmesi için yazar o haberi ilgin bi hala getirerek yazar.
Basında Spor Haberleri

Basında spor haberlerininde önemli ve geniş bir yeri vardır.Sporun bircok dalları olup örn.futbol,valeybol,tenis,yüzme bunların hepsini ele alarak geniş bi yere sahiptir spor haberleri.Gerek gazetelerle gerek televizyon yada web adresleriyle bunları takip edebiliriz.
Spor Haberlerinin Önemi
Spor yapmak başlı başına cok yararlıdır tabi belli oranda ve belli kriterlere göre.Ülkemizde de spor yapan cok birey bulunmaktadır.Biz spor haberleri sayesinde onları öğrenmekte spor üzerine yaptıkları çalışmaları bilmekte ödüllerini duyup görmekteyiz.Bunlarıda televizyon. inetertten gazete vb. haber kaynaklarından ögreniyoruz.Spor haberleri bir yönden de spor yapmamış insanları spor yapmaları için teşvik eder.Onlarında spor yapmalarını böylece daha sağlıklı daha mutlu olucaklarını anlatmaya vurgulamaya çalışır.Spor haberlerinin böyle önemli yanları vardır.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

Spor Kültürüne Genel Bakış

Spor Ve Spor Kültürüne Genel Bakış

Günlük yaşantımızda sıkça duyduğumuz bir kelime de spordur. Spor, spor haberleri, spor sayfaları, spor saati, sporlar,sporcular ve spor ile birlikte anılan daha birçok tanım ve de kavram.Sporun tanımına ve önemine geçmeden önce uygarlık tarihinde sporun yerini değerlendirmeliyiz.Canlılığın temel belirtisi bilindiği gibi hareket olmuştur.Ve yine bilinir ki insan vücudunun eğitiminin önemli bir parçası hareketle sağlanır.İşte, bu temel mantıkla hareketin temeli beden eğitimi tarihini oluşturmaktadır. Bu nedenlerden ötürü yani hareketin insan yaşamı ile bu sıkı ilişkisinden ötürü beden eğitimi ve sporu değerlendirirken ilk insanlardan başlamak doğru bir yaklaşımdır.

Evrimleşme sürecinin ardından insanlık tarihinin başlangıcı ile birlikte spor değişik formlarıyla insanın yaşantısına girmiştir. Veya bu değerlendirmeyi o dönemdeki yaşam formunun bazı şekilleri, daha sonradan spor olgusunun doğuşuna neden olmuştur, diye de yorumlayabiliriz.O ilk çağlarda insanoğlu dönemin vahşi hayvanlarından korunabilmek için saklanmak, kaçmak ve KOŞMAK zorundaydı.Dolayısıyla tarihin ilk koşuları insanoğlunun yaşamını kotarmak için gerçekleştirdiği vahşi hayvanlardan kaçış olarak nitelendirilebilir. Yine o dönemlerde insanoğlu yaşamını devam ettirebilmek için beslenmek zorundaydı ve gerek taşlar, gerek mızraklar, gerekse oklarla vahşi hayvanları öldürmek zorunda kaldı. Bunlar da kuşkusuz tarihin ilk GÜLLE ATMA, CİRİT ATMA ve OK ATMA etkinleriydi.Dönemin gereği insanoğlu eşini seçmek veya eşini korumak için diğer insanlarla dövüşmek zorunda kaldı.Bunlar da tarihin ilk GÜREŞ ve BOKS etkinleri adı ile adlandırabiliriz.Daha sonraki dönemlerde uygarlığın gelişiminin ardından insanoğlunda boş zamanları değerlendirme kavramı yani rekreasyon adını verdiğimiz kavram ortaya çıktı.O kavramın ortaya çıkışı ile birlikte boş zamanı olan kesim, doğal olarak geçinmek için çalışmak zorunda olmayan veya ekonomik durumu çok iyi olan kesimde spor yaşantılarının bir parçası olarak rol almaya başladı. Kimisinde avlanma, kimisinde evcilleştirilen hayvanlar atlarla yarışma ve daha değişik şekiller.Özellikle ülkemiz gibi az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerde spor önemli bir dinamiği oluşturur. Ülkemiz insanının spor ile olan ilişkisi genelde izleyici , taraftar boyutundadır.Sporun insan sağlığı ve insan gelişimi için ne oranda önemli olduğunun bilincine ülkemizde varılmamıştır.Her şeyin ötesinde bir çocuğun fiziksel ve mental(zihinsel) gelişim sürecinde spor çok önemli bir etki yapmaktadır. Spor onun sağlığına ve gelişimine koyacağı önemli katkıların dışında, onun kişiliğinin oluşumunda paylaşma, ekip çalışması gibi günümüz dünyasında çok önemli olan kavramlarla tanışmasına ve onları benimsemesine yol açar. Burada sizlere öncelikle spor olgusunun tanımından yola çıkarak, spor kültürünün ne olduğunu,antik olimpiyatları, modern olimpiyatları, sporun toplumsal boyutlarını, insan sağlığı üzerine olan olumlu ve olumsuz etkilerini, engelliler için geliştirilen sporlardan söz edeceğiz.Spor çok önemli bir olgudur. Ama ülkemiz realitesinde bu önemli olgu çok basite alınmaktadır. Bugün bu ülkedeki en büyük futbol takımlarında hangi oyuncunun oynatılması gerektiği, hangi sistemle oynanması gerektiğini, bir mesleği ve işi olmayan kahve köşelerinde zaman harcayan çok sayıdaki insanımız o takımın teknik direktöründen daha iyi bildiğine inanmaktadır.Bu da spor gibi bilimin tüm alanları ile içli dışlı olmuş bir bilim dalının küçümsenmesine neden olmaktadır.Bugün gelişmiş ülkelerin özel üniversitelerinde eğer paranız yok ise sadece sanat ve spor bursları ile eğitim alabilirsiniz.Sizlere çok basit bir örnek vermek istiyorum. Belirli bir zeka düzeyindeki insanların nerede ise tümü belirli bir eğitimden sonra en saygın mesleklerin sahibi olabilirler.Ama belirli bir fiziksel yapıya sahip insanların tümünün içinden, belirli bir eğitimden sonra sporcu veya sanatçı olma olasılığı çok ama çok düşüktür. çünkü, sporcu ve sanatçı olabilmek için devreye herkesin sahip olduğu fiziksel ve zihinsel özelliklerin dışında yetenek adını verdiğimiz ve çok az sayıda insanın sahip olduğu özellikler gerekmektedir.Bu nedenlerledir ki sanatçılar ve sporcular özel insanlardır. Ve unutulmaması gereken ülkelerin gelişmişliklerinde, bilim adamları sayısı kadar sanatçı ve sporcu sayıları da önemli yer tutar.Spor kavramı karşımıza çeşitli tanımlarla gelmektedir. Bu tanımlara şu şekilde sıralayabiliriz:“Bedenin dayanıklılığını, güçlülüğünü artırmayı amaç alan ve genellikle oyun, yarışma anlayışıyla yapılan bedensel etkinliklerdir.”“Bireysel ya da toplu oyunlar biçiminde, bazı kurallara göre gerçekleştirilen ve genellikle yarışmalara konu olan beden hareketleri bütünü.”“Ferdi ve kollektif oyunlar şeklinde yapılan, genellikle yarışmaya yol açan, bazı kesin kurallara göre uygulanan ve ani bir yarar beklemeyen beden hareketlerinin tümü.”“Spor yapan(sporcu) açısından kazanmaya dönük teknik ve fizik bir çaba; izleyen açısından yarışmaya dayalı estetik bir süreç; toplum genelince oluşturulan bütün içinde de , yerine göre o toplumun çelişki ve özelliklerini olduğu gibi yansıtan bir ayna, yerine göre onu yönlendirebilen etkili bir amaç, ama son tahlilde, önemli bir toplumsal kurumdur.”Bu ansiklopedik tanımların dışında tarih boyunca beden eğitimi ve spor konusu filozoflarında ilgi alanı içersinde olmuştur. Özellikle Antik çağ daki spor konusunda, Grek kökenli filozoflar Grek felsefesinin olgunluk döneminde beden eğitimi ve spor ile ilgili olarak şunları söylemişlerdir:Aristotelese göre jimnastik şudur:“Hangi hareketlerin vücuda yararlı olduğunu, doğanın insan vücuduna ölçülü olarak bağışladığı niteliklere göre bunların hangilerinin iyi ve uygun düşeceğini araştıran bir bilimdir.”Platon ise jimnastik için şöyle demektedir:“Her canlı varlık, içgüdüsü ile daima sıçramak, zıplamak ister. Bunun kendine göre bir ritmi vardır. Bundan da dans ve müzik doğar. Genç yaratıklar vücutları ve sesleriyle uslu durmazlar. Düzensiz bir şekilde sıçrayıp, gürültü ederler. Fakat, insanlar adına ritim denilen ve sesteki alçak ve yüksek perdelerin uyuşumu bir ahenge sahiptir.”Sokrates ise jimnastik için şöyle der:“Vücuda güzellik ve güç kazandırmak üzere yerine getirilmesi gereken ahlaki bir ödevdir.Bunun sorgulanması büyük ayıptır.”vet, bu filozoflardan önce yedi bilgeden biri olan yasa koyucu Solon beden eğitimine verdiği önemi ve değeri şu sözleri ile ifade etmektedir:“Beden alıştırmalarını gençliğe sadece yarışmaların hatırı için tavsiye etmiyoruz. Onları sadece yarışmalara katılsınlar diye bu işlere zorlamıyoruz. Gençler bu çalışmaların sonunda kendileri ve vatanları için büyük değer taşıyan erdemler kazanıyorlar. Yaptıkları iş bütün iyi vatandaşların uğrunda uğraştıkları bir ortak dava ile ilgilidir.Gençler görünüşte çamdan, meşeden,zeytinden veya defne dalından yapılan fakat anlamında insanların bütün mutluluğunu taşıyan çelenkler uğruna yarışıyorlar. Ben bu ferdin ve toplumun ortak özgürlüğünü, refahını, güvenini, şan ve şerefini bir kelime ile tanrılardan dileyebileceğimiz en güzel şeyleri kastediyorum. İşte, bütün bu güzel şeyler, uğrunda mücadele edilen çelenklerin örgülerinde saklıdır. Büyük yarışma bayramları bunlara ulaşmaya olanak sağlar. Jimnastik alıştırmaları ve yarışmalar vatandaşları bu amaca götürmek için düşünülmüştür. Onların ödülleri de aynı düşüncenin ürünüdür. Yarışmalar büyük ve ortak toplum davalarımızın, uğraşlarımızın küçük bir örneği, çelenkler de uğrunda mücadele edilen büyük manevi değerlerin birer sembolleridir.”Evet, Antik çağ filozoflarının beden eğitimi ve spor konusundaki yaklaşımları böyleydi. Bilindiği gibi spor günümüzde müzik ile birlikte tüm dünyada konuşulabilen evrensel bir dil niteliğini taşır. Spor dinleri, dilleri, ırkları, eğitim düzeyleri, sosyal konumları ne olursa olsun aynı kurallar içersinde, insanların bir araya gelip, bireysel veya takım olarak yarışabildiği bir ortam yaratır. Spor gerek yarışma bazında, gerek rekreasyon bazında, gerek sağlık bazında, gerek izleyici bazında dünya kültürünün bir parçasıdır.Spor bugün iletişim araçlarının yaygınlaşmasının da ciddi oranda etkisiyle birçok kişi tarafından doğrudan ya da dolaylı olarak ilgi görmektedir.Spor büyük bir toplumsal dinamiktir.çünkü, spor giderek daha çok kişi tarafından doğrudan ya da dolaylı olarak ilgi görmeye başlamış daha organize hale gelmiş ve uluslar arası bir saygınlık prestij gösterisi konumunu alarak ulusları sevince ya da yasa sürüklemeye başlamıştır. Spor günümüzde insanın toplumsal yaşamına derinlemesine girmiş ve toplumsal yapıya göre biçimlenmiş bir olgudur.

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

Türkiye'de Spor Bakışının..

Türkiye'de Spor Bakışının Etik Anlayışı

Medyada etik kodlarının en fazla ihlal edildiği çalışma alanlarından biri de spor basınıdır. Türkiye’de spor basını, neredeyse etik kodların dışında bir gazetecilik alanı olarak görülmekte, meslek ilkelerine aykırı davranışlar

etik bir bakış açısıyla tartışılmamaktadır. Oysa, etik ilkelere bağlılık,güvenilir bir basının temelini oluşturur. Basının işlevini yerine getirebilmesi ise ancak okuyucunun güven duymasıyla sağlanabilir. Gazetelerin spor
sayfaları da bu olgudan bağımsız değildir. Bu çalışmada, spor basınının ihlal ettiği etik ilkeler, spor basınının iş
yapma pratiklerini yürüten profesyonellerin değerlendirmelerine dayanarak incelenecek; spor yazarlarının spor medyasının içinde bulunduğu duruma ilişkin görüşleri tartışılacak ve etik ilkelerin ihlal edilmesinin nedenleri spor
basınının bugünkü yapılanması içinde araştırılacaktır. Böylelikle, spor basınında yeni bir etik anlayışın yapılanmasında meslek ilkelerinin daha gerçekçi temellere oturtulmasına katkıda bulunulacaktır

Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com

Spor Üzerine Makaleler


Spor Üzerine Makaleler

(Yılmaz Özdil/Kahramanım Durducan-Malta Eriği)

Naim Süleymanoğlu.
Hamza Yerlikaya.
Halil Mutlu.
Nurcan Taylan.
Mahmut Demir.
Tanıyorsunuz değil mi?
Olimpiyat şampiyonlarımız.
Mehmet Okur.
Süreyya Ayhan.
Hakan Şükür.
Natalia Hanikoğlu.
Elvan Abeylegesse.
Mehmet Aurelio.
Bunları da tanıyorsunuz...
Millilerimiz.
Peki ya, Durducan Nevruz?
Tanımıyorsunuz değil mi?
Tanımazsınız...
Çünkü onu, diğerleri gibi manşet yapmıyorlar; naklen vermiyorlar.
Halbuki, Türkiye’nin hem "milli" hem de "olimpiyat şampiyonu" sporcusu Durducan... Fotoğrafını büyütüp, poster gibi odama astım.
Benim kahramanım o.
Zihinsel engelli sporcuların yarıştığı, Özel Olimpiyat Oyunları, Çin’de başladı. 167 ülkeden, 7 bin 200 sporcu katılıyor. Açılış töreninde, 80 bin kişilik Şanghay Olimpiyat Stadı, hıncahınç doldu... Başta ABD, 12 ülkede "naklen" yayınlandı! Arnold Schwarzenegger, Colin Farrell, Vanessa Williams, Yao Ming gibi dünyaca ünlü yıldızlar oradaydı.
Türkiye de var orada...
62 sporcumuzla birlikte.
Aslında 20 kategori var; biz, futbol, basketbol, voleybol, atletizm, yüzme, masa tenisi ve bowling dallarıyla katılıyoruz. Türkiye Özel Sporcular Derneği Onursal Başkanı Dilek Sabancı da orada... Kafilemizin resmi geçidi sırasında, Coca Cola’nın 1 Numarası, Türkiye’nin gururu Muhtar Kent de, çocuklarımızla birlikte yürüdü; elinde Türk bayrağıyla.
Dünya, bu olimpiyatı konuşuyor.
Yok di mi haberiniz?
Durducan, 15 yaşında.
Down sendromlu.
100 metre sırtüstünde Olimpiyat Şampiyonu oldu, Olimpiyat Şampiyonu... Ay yıldızlı formasının göğsüne taktı, altın madalyasını.
İstiklal Marşımızı dinletti.
Duymadınız...
Bowling takımımız da, 191 puanla Olimpiyat Şampiyonu oldu. Bu puan, Özel Olimpiyat Tarihi’nin rekoru!
Yine yüzmede, Fatih Türkmen ve İsmail Cem Alev, gümüş madalya aldı.
Özlem Turanlı, bronz.
Basketbol milli takımımız, Japonya’yı devirdi, çeyrek finale çıktı, rakibimiz İspanya... Voleybol milli takımımız, Çin’i eze eze yendi; Jamaika ile Yunanistan’ı rezil etti; hep 2-0... Sırada Rusya ve Finlandiya var.
En genç millimiz, 10 yaşında.
Gökay Aydemir... Jimnastikçi.
Kafilenin adeta maskotu.
Herkes ona sarılmak istiyor, herkes onun yanağından makas almak istiyor, herkes onu öpmek istiyor.
O sıkılıyor.
Elinde meyve suyu, sessiz sakin bir kenarda oturmak istiyor; kimseyle konuşmadan, kimseyle göz göze gelmeden... Her zamanki gibi.
Tanımıyorsunuz değil mi?
Tanımazsınız.
Kendi ağırlığının 3 katını kaldıran dünyadaki ilk insan Naim, "Türk gibi kuvvetli" olduğu için kaldırmamıştı o ağırlığı...
Allah vergisiydi.
Bel kemiğine saplanan omurgasının çapı, normal insanlara oranla 2 kat büyüktü.
Yani, doğuştan.
Durducan’ın durumu da doğuştan.
Onunki de Allah vergisi.
Niye birini alkışlayıp, öbürünü alkışlamıyorsunuz ki?
Niye birinin müsabakasını naklen verip, öbürünü vermiyorsunuz?
Ne işe yarar TRT?
Spor programlarına telefonla bağlanıp fırça mırça atan RTÜK Başkanı... Aloo?
Gelişmiş bir ülkeye gidin, "ne kadar çok engelli var bu ülkede" dersiniz... Her yerde görürsünüz. Çünkü o ülkelerin engelli vatandaşları, hayatın içinde yer alabilir. O ülkeler, engelli vatandaşlarını da düşünür, ona göre dizayn eder şehirlerini...
Ya Türkiye?
Gelsin buraya bir yabancı, "bu ülkede hiç engelli yok" der. Çünkü engelli vatandaşlarımız, hayatın içinde yer alamaz. Çünkü, kömür, bulgur dağıtanlar, sadakayı bile şova dönüştürenler, iftarları Olimpiyat Çadırı’nda yapanlar, engelli vatandaşlarımız için kılını bile kıpırdatmaz. Çünkü zihinsel ve bedensel engelleri nedeniyle "oy veremez" o vatandaşların çoğu!
E oy yoksa, niye hizmet olsun ki?
Lütfen... Olimpiyatın bitmesine 5 gün daha var. Gösterin şu çocukları...
Manşet yapın, naklen verin.
Çünkü diyor ki onlar...
"Bana kazanma şansı verin!
Kazanamasam bile...
Destekleyin!"
Tek istekleri bu.
Malta Eriği
Adamın futbolcusu aşcı, fırıncı, muslukcu. Bizimkinin bırak aldığı parayı futbolcusunun ismi bile "Servet". Koskoca Alex Ferguson; İngiltere de 9 defa lig şampiyonluğu, 2 defa kupa galipler şampiyonu, 1 defa şampiyonlar ligi şampiyonluğu, süper kupa, kıtalararası kupayı aldı, ancak "Sir" olabildi. Bizimki İmparator. Bol keseden asalet, kaçınılmaz rezalet...

(Ergun Hiçyılmaz/Geçmişten Bugüne)
Ben onları tanıyorum... Sevinçlerden çok hüzün büyüten, "acıyı bal eyleyen" onlardır.
Lacivertli elbisede değil, formada görmüşlerdir. Orkideli bir dünyada değil, en fazla sarı papatyalı kırsal alanların çocuklarıdır. Karanlık dünyalarına ışık sadece "Fenerbahçe" burnundaki "Fener"den düşer.
Onlar vardır ve sadece "varlık"la değil "yok"lukla da var olmuşlardır. İhaneti görmüş, ihaneti yaşamış ama hiç ihanet etmemişlerdir. Yoksul ve çilekeş olup, inanılmaz ve anlatılmaz bir sevgi zenginliğe ile yaşarlar.
Saf ve arınmış yüreklerinde başka bir sevgiliye yer vermemiştir onlar. Belki daha hırçın ve daha kıskanç sayılır onlar. Yendiklerinde olduğu kadar yenildiklerinde de "büyük" olabilmişlerdir. Ki yaşları 10-12 olsa bile.
"Canım feda olsun sana" diye haykırıp, baba harçlıklarını, ya da vardiyaların terle ıslanmış paralarını gişelere bırakan onlardır. Hayatla randevularını, takımlarının maçlarına göre ayarlayan "seninle gülerim, seninle ağlarım" diyen onlardır.
Bodrum ve Marmaris'in bronz güneşi düşmez onlara.. olsa olsa deplasmanların "halk tarifesi" uygulayan otobüsleriyle "maç turları"na katılır ve 5 değil, boş yıldızlı otellerin sıradan insanları olurlar. Tatil güneşi ile değil, sonuçla yanar onlar.
Kıskançlık ve öfkeli, bağnaz ve dertli, kimbilir saçları "sarı"ya, gözleri laciverte çalan bir kız düşlemektedirler. Öfke selinde mısra yerine, küfürle kafiye yapsalarda duyguları vardır onların.
Herkes gibi resimler asılıdır duvarlarında... Kendilerinden ve yakınlarından ve sevgililerinden çok, Zeki Rıza'ların, Lefter'lerin, Can'ların, Aykut'ların ve Oğuz'ların resimleriyle süslüdür dört duvarları...
Fenerbahçe'ye tutsak yaşar onlar... Fenerbahçe'ye "müebbeden sevdalı" ve parangalı olup, özgürlük ve yaşama sevinci adına ne varsa herşeyi orada görürler.
Bütün soluklarıyla tükenmez bir inancı haykıran "bugün olmadı, yarın mutlaka" diyenlerde onlardır.

(Sabit Horasan/Mevlana Hoşgörüsü ve Sporda Fair Play)
Spor'un taban birlikleri son aylarda, bir birleriyle yarış yaparcasına düzenledikleri kaliteli spor etkinlikleriyle Konya ve Türk sporuna damga vurdular.. ASKF, Bera otelde yapılan "2007'nin enleri ödül töreni" ile gövde gösterisi yaptı.. Spor'dan sorumlu Devlet Bakanı M. Ali Şahin'in de katıldığı ödül töreni panelle devam etti. Konuşmacılar "Mevlana hoşgörüsü" üzerine güzel sözler söylediler.. TÜRFAD, "İnsanlar yaşarken de anılmalıdır" etkinliği ile kendisini gösterdi.. Bir çok ünlü spor adamının katıldığı, Eğitim Fakültesi Prof. Dr. Erol Güngör konferans salonundaki programda 21 kişiye plaket verildi..
Taban birlikleri arasında, en güzel etkinliği de TÜFAD (Türkiye Futbol Antrenörleri Derneği) Konya şubesi düzenledi dersek abartmamış oluruz.. Teknik Direktör İsmet Karababa Başkanlığındaki dernek yönetimi ile Cengizhan Sigortanın işbirliğiyle gerçekleştirilen ve iki kez tekrarlanan, "Mevlana hoşgörüsü ve örnek davranış" ödülleri töreninin Özkaymak otelde yapılan ilkine, Konyaspor eski teknik direktörlerinden ve Futbol Federasyonu koordinatörü Özkan Sümer katıldı. İkinci ödül töreni ise Dedeman'da yapıldı ve çok sayıda spor adamı hazır bulundu.
Etkinliklerin ana temasını, "Mevlana hoşgörüsü ve fair-play" oluşturdu.. "UNESCO 2007 Mevlana yılında Mevlana felsefesi ve futbolumuzda fair-play" konulu panel, A Genç Milli takımın Makedonya ile Konya ve Çumra'da oynadığı iki özel maçla, adeta gündemi değiştiren TÜFAD Konya şubesi, spor'un taban birlikleri arasında en doyurucu organizasyona imza attı. Konyalı sporseverler, genç milli takım düzeyinde de olsa yıllar sonra bir Ulusal maç izleme olanağı bulurken, TÜFAD Başkanlar Kurulu toplantısı, ile birlikte Grossroott Futbol oyunları,Futbol konulu Resim ve Kompozisyon yarışması,Grassroots gönüllü Antrenör kursuda bu büyük organizasyonun içerisinde Konya'da gerçekleştirildi.
"UNESCO, Mevlana yılında Mevlana felsefesi ve futbolumuzda fair-play" konulu panele, TÜFAD Genel başkam İsmail Dilber, Milli takımlar teknik direktörü Fatih Terim, FİFA Hakemimiz ve TFFHGD Genel Başkanı Selçuk Dereli, TÜRFAD Genel Başkanı ve TMOK Fair Play Köseyi Bşk.Yrd.Yılmaz Tokatlı, Federasyon Yönetim Kurulu üyesi Erdal Batmaz, Antalyaspor Başkanı Sedat Peker,Konyaspor Kalecisi Oguzhan, tektik direktörler Tınaz Tırman ve Erkan Kural gibi ünlü spor adamları ve teknik adamlar katıldı.. Panelde, Mevlana'mn hoşgörüsü, fair-play anlatıldı.. Türk ve Dünya spor camiasına mesajlar verildi..
Konya ve Türk sporu adana her kim, ne yaparsa yapsın, katkılarından dolayı teşekkür etmek, kutlamak lazım.. Türkiye Futbol Federasyonu ve Türkiye Futbol Antrenörleri Derneği Genel merkezi'nin işbirliğiyle gerçekleştirilen Konya etkinliklerine öncülük eden Konya şubesi yönetim kurulunu ve ana sponsor Cengizhan Sigortacılık yetkililerini, Şeker Fabrikası ,Büyükşehir Belediyesi yetkililerini de desteklerinden dolayı kutlamadan geçemeyeceğim. Onlar, övgüyü hak ettiler. Böylesine büyük organizeleri gerçekleştirmek cesaret ister.. Belki organize de küçük hatalar olabilir, ama yapılan eleştirilere katılmamız olası değil. Elbetteki, o hatalar da dernek yöneticileri için tecrübe olmuştur.. Mevlana yılında daha yeni organizeler gerçekleştirilmesini bekliyoruz, yapılacağına da inanıyoruz..

Ali Akdeniz
Bu makalemde ülkemizdeki futbol kültürüne değinmek istedim, son dönemlerde oldukça fazla eleştirilere maruz kalan futbol kültürümüzü biraz irdelemekte fayda olduğu kanaatindeyim.

Taraftarların maç öncesi stad dışındaki olumsuz davranışları, maç sırasında tribündeki davranışları, spor yazarlarının televizyon programlarındaki pervasızca yaklaşımları, futbolcuların saha içindeki agresif yapıları, teknik adam ve yöneticilerin şovları ile sürekli gerginlik ve kavga ortamına sürüklenen futbol kültürümüz yeni yetişecek nesiller için hiçde iyi bir görüntü vermemektedir.

Avrupa futbol birliği Uefa ve spordan sorumlu Devlet Bakanlığı arasında bocalacayıp duran Futbol Federasyonu tam olarak hangi yöne gideceğini bilemez bir durumdayken futbolun geleceği ve güvenliği ile ilgili çok fazla faydalı çözümler üretememektedir. Öncelikle Futbol Federasyonu Devletten ve haliyle politikadan tamamen soyutlanarak bağlı olduğu üst federasyonlar Fifa ve Uefa nın direktifleri doğrultusunda futbolumuzun kriterlerini bu kurumların standartlarına yükseltmelidir.

Bu standartlar sağlandıktan sonra Futbol federasyonu klüpler ile yapacağı sıkı çalışmalar sonunda yukarıda bahsedilen olumsuzlukların kalıcı olarak ortadan kaldırılması için gerekli adımları atmalı sporcularından taraftarına, teknik adamlardan spor yazarlarına kadar futbol kültürünün tüm aktörlerini içine alan bir eğitim ve öğretim kampanyası düzenlemelidir.Ancak bu kampanyalar başaltılıp öylece sonuçlandırılmamalı titizlikle takip edilerek sonuç alınana kadar ve sonuç alındıktan sonra bile ısrarla uygulanmaya devam edilmelidir.

Ancak böylelikle ülkemizdeki yozlaşmış futbol kültürünü düzeltebilir ve insanların eşleri çocukları ile tereddüt etmeden maç izlemeye gidebileceği bir ortamı sağlayabiliriz.


Spor Haberlerinin devamı için.. www.jaglersport.com